10 Temmuz 2014 Perşembe

Rüyadaki İntikam - Herobrine (Bölüm 1) - Okuyucu Yolladı

Sevgili blog takipçileri, İbrahim Kabakçı isimli okurumuz bizlere kendi yazdığı CreepyPasta tadında ki hikayesini yollamış. Kendisine teşekkür ediyoruz:

    Annesi Steve'e yine kızmıştı. Ama Steve'in bu sefer hiçbir suçu yoktu.hepsi yalandı. Sinirini atmak için en sevdiği oyunu oynamaya başladı; Minecraft. Oyuna girer girmez önünde bir tabela belirdi: Çabuk çık bu oyundan. Şakadır diye düşündü Steve. henüz 15 yaşındaydı. Oyunu oynamaya başladı ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmedi. Saat 01.00 gibi kalkıp yattı. Uyudu ama uyanamayacaktı. Çünkü Herobrine rüyasına girecekti...
    Annesi Steve'i uyandırmaya çalıştı ancak Steve sonsuz uykuya dalmıştı. Onu kurtarmak için ancak onun rüyasına girip onunla beraber Herobrine'ı öldürmek lazım gerekirdi. Annesi Steve uyanmayınca şaşırdı. Ama bilgisayarı görünce daha fazla şaşırdı. Bilgisayar açıktı ama camı kırılmıştı. Bu olay birkaç sene öncede yaşanmıştı. Çocuğun biri bilgisayarda minecraft açıkken bilgisayarın yanında uyumuştu ve herobrine çocuğun rüyasına girmişti. Çocuk rüyasında ölmeden önce uyandırılmıştı. Ama çocuğa yardım etmek için birkaç kişi çocuğun rüyasına girip çocuğa yardım etmişlerdi ve çocuğu uyandırmışlardı. Annesi hemen oğlunu rüyasına girdi. Onu uyandırmalıydı...
    Steve yeşil gömleği ve mavi tişörtü ile etrafta geziyordu. Gezdiği yerdeki her şey piksel pikseldi. Aynı minecraft dünyası gibi. Birden kendisine benzeyen birisinin kendisine doğru koştuğunu farketti. Kendisi de ona koşmaya başladı. Ama adamın kafasına bir ok saplandı ve adam yok oldu. Steve üzüldü ama şaşırdı annesi elmastan bir zırh giyinmiş elinde bir ok taşıyordu. Annesi Steve'e de elmastan bir zırh verdi. Birde elmas kılıç. Steve kılıca bakarken büyülenmiş gibiydi. Annesi olanları anlattı. Eski kardeşinin bu rüyada öldüğünü de. Steve merakla sordu:
-Ama anne bunu ben bilmiyorum.
-Bunu sadece biz ve akrabalarımız biliyor. Hadi öldürelim şu Herobrine'ı!

-İbrahim KABAKÇI

Siz okurlarımızın da hikayelerini büyük bir heyecan ile bekliyoruz.

13 Ağustos 2013 Salı

The Dragon - Bölüm 3

ÖNSÖZ

Merhaba değerli takipçiler. Çok romantik bir bölümün ardından Bölüm 3'ü yazdım. Şimdiki bölümde yaşanacaklar tamamen şiddet içermektedir. Lütfen, çocuklar, hamileler ve kalp hastalığı olan okuyucularımız; yanınızda birisi olmadan devam etmeyiniz. :D (Şaka yapıyorum :D)

NOT: Şaka olarak algılamayanlar okumasın. :D
Bölüm 3

..., Saraya vardıklarında imparatorun özel odasına geçtiler. Sıcak bir banyo yaptıktan sonra Vetroit imparatorun huzuruna çıktı.

Lmurien ayağa kalktı ve alkışlayarak 'Hoşgeldin Lord Vetroit.' dedi. Vetroit Lmurien'in gözlerinin içine bakarak bağırmaya başladı. 'Şimdi mi harekete geçtin Lmurien! Herobrine'ın zulmüne uğrayan insanlara neden yardım etmedin? Herobrine'ın korkusundan adını bile anmadın. Lanetlenen insanları krallığından kovdun.' Taht odasındaki insanlar korkuyla titredi, insanlar başlarını yere eğmişti ve sesini bile çıkartamıyordu. Fakat Lmurien ve Vetroit birbiriyle adeta göz düellosu yapıyordu. İkisi birbirinden aslında nefret ediyordu, Lmurien yeni dünya düzeninde Vetroit'e yalakalık yapmanın gerekli olduğuna inanıyordu. Ve Lmurien sertçe bir kahkaha attı. Şeytan kılığına girmiş bir imparator Vetroit'in karşısına geçti. Elini kaldırdı ve Vetroit'e indirdi.

Vetroit taş kesilmiş bir şekilde kıpırdamadı. Hiç sesini çıkartmıyordu, Lmurien'in vurduğu yumruk ona sanki etki etmemişti. Odada ki muhafızlar Vetroit'in etrafını çevirmişti. Vetroit birden kılıcını çekti, muhafızlar geri adım attılar. Vetroit kılıcının ucunu Lmurien'in boğazına dayadı, 'Seni şimdi öldürmüyorum, çünkü seni öldürmek bana yakışmaz. Seni öldürdüğüm zaman üç kralın arasında bir taht kavgası olacaktır. Oğulların kendi emelleri üzerine birbirini doğrayacaktır. Bu yüzden şimdi ya çekil önümden, ya da şimdi durdur beni!' dedi.

Lmurien muhafızlara bir işaret yaptı, muhafızlar kapının önünden ve Vetroit'in etrafından çekildi. Vetroit kapıdan tam çıkacak iken Lmurien 'Vetroit, dur! Bu akşam burada kal. Yüce Konsey toplanıp önemli kararlar verecek.' dedi. Vetroit duymamış gibi kapıdan çıktı.

Vetroit kaldığı odanın kapısını hızlıca açarak hemen Ashley'e yöneldi. 'Ashley, bu akşam yola çıkıyoruz.' dedi. Ashley, Vetroit'in hiddetinden sesini çıkartmayarak hazırlanmaya başladı.

Akşam olduğunda Yüce Konsey toplantısına başlamıştı...

12 Ağustos 2013 Pazartesi

The Dragon - Bölüm 2

ÖNSÖZ

Merhaba değerli takipçiler. Bölüm 1'i yayınlamamızın ardından kısa bir süre geçti, ikinci bölümü size sunmak istiyorum. İyi saatler!

BÖLÜM 2

.., pastanın mum ışığında Vetroit ona evlenme teklifi etti. Romantik bir gecede evlendiler. Dünya artık temizdi, korkulacak birşey yoktu...

Sabahın ilk ışıkları vurduğunda, horozlar öterken birden kapı çalmaya başladı.
Vetroit 'Bu kim?' dedi. Ashley gözlerini aralayarak 'Bilmiyorum.' dedi. Daha sonra Vetroit alele acele üstünü giyindi ve kapıyı açtı. Kapıda üç muhafız vardı, üstlerinde üç krallığın mührü vardı. Vetroit 'Buyrun, kime baktınız?' dedi. Muhafızlardan birisi 'Üç Krallığın imparatoru, İmparator Lmurien sizi sarayında ağırlamaktan büyük onur duyar Lord Vetroit.' dedi. Vetroit şaşkınlık ile sağ kaşını kaldırdı ve 'Peki, bir saniye.' deyip kapıyı yavaşça çekti. 

The Dragon - Bölüm 1

ÖNSÖZ

Merhaba değerli takipçiler. Uzun zamandır paylaşım yapılmıyordu, hikayeler yazılmıyordu. Gelen istekler üzerine The Herobrine'nin devamı The Dragon yazılmaya başlandı. İlk bölümü sizlere sunuyorum. Sude Naz, Nam-ı Diğer Sequia04'e ulaşıyorum. En kısa zamanda onunla birlikte yazmaya başlayacağız. Blog'un sahibi ve yönetici Sercan, Nam-ı Diğer SirJoan'da The Dragon'un yazımında rol alacak. Hikayenin ne zaman geleceği belli olmayabilir, en iyisi siz abone olun bize otomatik olarak hikayenin yeni bölümü yazıldığında size ulaşsın. İyi saatler!


BÖLÜM 1 

Ashley fırından çıkardığı pastaya hayranlıkla bakmaktaydı. Pasta o kadar güzeldi ki kendisiyle gurur duyuyordu. Kendi düğün pastasını kendisi hazırlamıştı ve evleneceklerdi. Yaşam iksirini yaptığından beri daha Vetroit'i canlandırmamıştı. Tanışma yıldönümünde canlandırmak istiyordu. Ashley artık çok güçlenmişti, Vetroit sadece onu korumayacaktı artık. Kendisini koruyabilirdi. Çünkü yaşam iksiri yolculuğundan beri büyü potansiyeli çıkmıştı. Belki krallıktaki en iyi potansiyelli büyücüydü. Fakat basit şeyler dışında büyü hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Vetroit'in beden olarak kullandığı yüzüğe baktı. Nişan yüzüğü olması, Vetroit'in ona evlenme teklifi edeceğinden emin olmasını sağlıyordu. Masa hazırdı, Ashley yüzüğü yere bıraktı. Yüzüğe dikkatlice baktı ve yüzüğü tekrar eline aldı. Yüzüğün üstündeki mor yakutu öptü ve yere koydu tekrar. Yüzüğün üstüne cebinden çıkardığı bir tüpün içindeki mor sıvıyı döktü. Yüzük birden parlamaya başladı. Gözleri kör edecek derecede parlayan yüzük kırmızılaşmıştı. Fakat küçük bir tarafı maviydi. Mavi kırmızıyı bastırmaya çalışıyordu sanki. Bir ses duydu, fakat hangi dilde olduğunu bilmiyordu ve ne söylendiği anlaşılmıyordu. Fakat çok gür ve güçlü bir sesti. Yüzüğü eline aldı, ve onu yavaşça öptü. Her gece öptüğü gibi tekrar öpmüştü. Kırmızı ışık birden yok oldu ve gözleri kamaştıran mavi bir ışık odayı aydınlattı. Kalp atışı gibiydi, ve sonra söndü. Birden karşısında bir silüet belirdi, silüet bulanıktı.

19 Ocak 2013 Cumartesi

Geçmişe Atlayış (9. Bölüm)

9. Bölüm (Çiftlik)

  Son mektubumun ardından iki gün geçti. Her gün ekmek yemek pek güzel olmuyor açıkcası. Ayrıca tarlamı da büyütmeyi planlıyorum. Kış geliyor sanırsam. Bol bol yağmur yağıyor, hava da pek soğuk. Aynı zamanda ekmeğin dışında ne ekebilirim diye düşündüm. Evimde ki sebzeler olabilirdi. Evet 2 ay önce yaşadığım dünya, benim evimdi. Burası bir misafirlik ve en yakın zamanda evime döneceğim. Döndüğümde ise bu yaşadıklarım bir rüyaymış gibi aklımda kalacak. Sadece uzun bir rüyadayım.

  Sebze olarak havuç olabilirdi. Havucu gerçekten çok severim. Birde patates kızartması var. Çocukluğumdan beri hayır diyemediğim tek yemek. Özlediğimi söyleyebilirim. Hamburger... Boşverin şu an tek yemeğim ekmek ve meyveler. Meyveler dediğime aldırmayın, sadece elma. Bu bile benim için çok büyük bir lüks. Yavaş yavaş alışmaya çalışıyorum buraya, ama çok zor.

15 Ocak 2013 Salı

Geçmişe Atlayış (8. Bölüm)

8. Bölüm (Tarla)

Uzun uzun düşündüm. Artık gidebileceğim bir yer yoktu. Olsa bile tek başımaydım. Her şey bana çok garip geliyordu. Her şey çok sıra dışıydı. Bu dünyaya hala yabancıydım. Peki bu dünya bana yabancı mıydı? Çünkü burası benim yaşadığım dünyadan çok farklıydı. Yiyecek yemek olarak ağaçlardan elma yiyordum. Bir balık yakalarım umuduyla olta yaptım ama daha önce hiç balık tutmamıştım ki! Midem kazınmıştı. 1-2 aydır hiç bir şey yemiyorum. 1-2 ay önce ne istersem  yediğim dünyadan eser yoktu. Pardon! Bir kameram var. Bir şeyler düşünmeliydim. Ekmek yapmak en iyi fikir olabilirdi ama nasıl? Buğday yetiştirmem gerekirdi ancak ne buğdaydan anlardım nede çiftçilikten. Hemen çalışmalara başladım. İlk iş düzgün bir yer bulmaktı.

Erittiğim demirlerle bir kova yaptım bununla üstünü otlarla temizlediğim topraklık alanı ıslattım.

1 Ocak 2013 Salı

Mutlu Yıllar!

  Sevgili okurlarım;

M.H. olarak sevdiklerinizle mutlu, huzurlu yeni bir yıl dilerim. Umarım bu yıl dünyamızda yaşanan kötülüklere bir çözüm bulunur. Bu yeni yılın aynı zamanda Minecraft içinde hayırlı olmasını dileyerek sizlere güzel haberler vermek istiyorum. Son hikayemin 2011'de olduğunu fark ettim. Bunun nedeni lise. Lise gerçekten çok zor.

Hikaye yazmayada üşenmiyorum değil aslında. Ama bu yeni yılın bizim içinde hayırlı olmasını umuyorum. Serileri devam ettirerek yeni bir hikaye serisi çıkarmayıda düşünüyorum. Çünkü bunu hakediyorlar. Yazarken çok eğlendiğimi hatırlıyorum.
  
Ayrıca ekibe yeni yazarlarda almayı düşünüyorum. Bunun için yorum atarak bile bize ulaşabilirsiniz. Yeni yazarlara gerçekten çok ihtiyacım var. Başvuruları bekliyor olacağım. Yazarlar noktalama işaretlerine dikkat etmeli ve hikayeleri sürükleyici olmasına önem vermelidir. Zaten hikayeleri güzelse noktalama işaretlerini ben hallederim =)

Siz okurlarıma beni yalnız bırakmadığınız için teşekkürler...

21 Kasım 2011 Pazartesi

İnsanlığın Laneti (4. Bölüm)

 4. Bölüm(Serüven Başlıyor.)

 Red oyu verenlerden Galeru aralarında ki en iyi iletişim büyüsü yapan büyücüydü. Bu durum onu hırsızla iletişime geçmeye çalışma görevini verdi. Galeru gerçektende çok iyi bir büyücüydü ve bunun üstesinden gelebilecek zekaya sahipti. Hırsızla görüşebilmek için bir açık arıyordu. Aklına bir fikir geldi dolunay'da büyü masasında altın kılıcına bir özellik ekleyerek yansıma yapabilirdi. Yani ne demek bu? Hırsızın ne yaptığı görebilirdi. Diğer red oyu veren büyücüler ise bu esnada yeni parşomenler yazmak için uğraşıyordu. Karabüyücülere göre bir büyücünün kendi yazdığı büyüyü lanetleme hakkı var. Ancak bu sadece karabüyücüler için geçerli.Onlarda buna bir çözüm bulmaya çalışırken Kabul oyu verenlerde boş durmadı.

  Kabul oyu verenler çoğu araştırmasını kabul etmişler ve bir portal ile bu iş daha kolay olacak kararına varmışlar. Portal... Portal en son güvenilecek büyü olmasına rağmen bu yolu seçtiler gözleri dönmüş olmalı. Sanırım bu büyücülerden daha fazla bahsedemeyeceğim. Kendilerini mi yoksa insanlığı mı kurtarıyorlardı ? Bu sorunun cevabını zaman gösterecek.Önceki Bölümler