tag:blogger.com,1999:blog-3723618485190528562024-02-21T03:32:40.422+03:00Minecraft HikayeleriHer Hayal ürünü yazıda bir saçmalık vardır. Tâki gerçek olana kadar.SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.comBlogger24125tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-63681006973923065632014-07-10T17:27:00.002+03:002014-07-14T22:55:28.644+03:00Rüyadaki İntikam - Herobrine (Bölüm 1) - Okuyucu YolladıSevgili blog takipçileri, <b>İbrahim Kabakç</b>ı isimli okurumuz bizlere kendi yazdığı CreepyPasta tadında ki hikayesini yollamış. Kendisine teşekkür ediyoruz:<br />
<div>
<br />
Annesi Steve'e yine kızmıştı. Ama Steve'in bu sefer hiçbir suçu yoktu.hepsi yalandı. Sinirini atmak için en sevdiği oyunu oynamaya başladı; Minecraft. Oyuna girer girmez önünde bir tabela belirdi: Çabuk çık bu oyundan. Şakadır diye düşündü Steve. henüz 15 yaşındaydı. Oyunu oynamaya başladı ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmedi. Saat 01.00 gibi kalkıp yattı. Uyudu ama uyanamayacaktı. Çünkü Herobrine rüyasına girecekti... <br />
Annesi Steve'i uyandırmaya çalıştı ancak Steve sonsuz uykuya dalmıştı. Onu kurtarmak için ancak onun rüyasına girip onunla beraber Herobrine'ı öldürmek lazım gerekirdi. Annesi Steve uyanmayınca şaşırdı. Ama bilgisayarı görünce daha fazla şaşırdı. Bilgisayar açıktı ama camı kırılmıştı. Bu olay birkaç sene öncede yaşanmıştı. Çocuğun biri bilgisayarda minecraft açıkken bilgisayarın yanında uyumuştu ve herobrine çocuğun rüyasına girmişti. Çocuk rüyasında ölmeden önce uyandırılmıştı. Ama çocuğa yardım etmek için birkaç kişi çocuğun rüyasına girip çocuğa yardım etmişlerdi ve çocuğu uyandırmışlardı. Annesi hemen oğlunu rüyasına girdi. Onu uyandırmalıydı...<br />
Steve yeşil gömleği ve mavi tişörtü ile etrafta geziyordu. Gezdiği yerdeki her şey piksel pikseldi. Aynı minecraft dünyası gibi. Birden kendisine benzeyen birisinin kendisine doğru koştuğunu farketti. Kendisi de ona koşmaya başladı. Ama adamın kafasına bir ok saplandı ve adam yok oldu. Steve üzüldü ama şaşırdı annesi elmastan bir zırh giyinmiş elinde bir ok taşıyordu. Annesi Steve'e de elmastan bir zırh verdi. Birde elmas kılıç. Steve kılıca bakarken büyülenmiş gibiydi. Annesi olanları anlattı. Eski kardeşinin bu rüyada öldüğünü de. Steve merakla sordu:<br />
-Ama anne bunu ben bilmiyorum.<br />
-Bunu sadece biz ve akrabalarımız biliyor. Hadi öldürelim şu Herobrine'ı!<br />
<br />
-İbrahim KABAKÇI<br />
<br />
Siz okurlarımızın da hikayelerini büyük bir heyecan ile bekliyoruz.</div>
SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-19815199526767002272013-08-13T15:32:00.000+03:002013-08-13T21:00:04.574+03:00The Dragon - Bölüm 3<div style="text-align: center;">
<color: 0.5em="" 0px="" 20px="" alatino="" center="" font-family:="" font-size:="" font-weight:="" georgia="" linotype="" margin:="" normal="" palatino="" position:="" relative="" serif="" text-align:="" utopia=""><b><span style="color: red; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: large;">ÖNSÖZ</span></b></color:></div>
<br />Merhaba değerli takipçiler. Çok romantik bir bölümün ardından Bölüm 3'ü yazdım. Şimdiki bölümde yaşanacaklar tamamen şiddet içermektedir. Lütfen, çocuklar, hamileler ve kalp hastalığı olan okuyucularımız; yanınızda birisi olmadan devam etmeyiniz. :D (Şaka yapıyorum :D)<br /><br />NOT: Şaka olarak algılamayanlar okumasın. :D<div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;">Bölüm 3</span></b></div>
<br />..., Saraya vardıklarında imparatorun özel odasına geçtiler. Sıcak bir banyo yaptıktan sonra Vetroit imparatorun huzuruna çıktı.</div>
<div>
<br /> Lmurien ayağa kalktı ve alkışlayarak 'Hoşgeldin Lord Vetroit.' dedi. Vetroit Lmurien'in gözlerinin içine bakarak bağırmaya başladı. 'Şimdi mi harekete geçtin Lmurien! Herobrine'ın zulmüne uğrayan insanlara neden yardım etmedin? Herobrine'ın korkusundan adını bile anmadın. Lanetlenen insanları krallığından kovdun.' Taht odasındaki insanlar korkuyla titredi, insanlar başlarını yere eğmişti ve sesini bile çıkartamıyordu. Fakat Lmurien ve Vetroit birbiriyle adeta göz düellosu yapıyordu. İkisi birbirinden aslında nefret ediyordu, Lmurien yeni dünya düzeninde Vetroit'e yalakalık yapmanın gerekli olduğuna inanıyordu. Ve Lmurien sertçe bir kahkaha attı. Şeytan kılığına girmiş bir imparator Vetroit'in karşısına geçti. Elini kaldırdı ve Vetroit'e indirdi.<br /><br /> Vetroit taş kesilmiş bir şekilde kıpırdamadı. Hiç sesini çıkartmıyordu, Lmurien'in vurduğu yumruk ona sanki etki etmemişti. Odada ki muhafızlar Vetroit'in etrafını çevirmişti. Vetroit birden kılıcını çekti, muhafızlar geri adım attılar. Vetroit kılıcının ucunu Lmurien'in boğazına dayadı, 'Seni şimdi öldürmüyorum, çünkü seni öldürmek bana yakışmaz. Seni öldürdüğüm zaman üç kralın arasında bir taht kavgası olacaktır. Oğulların kendi emelleri üzerine birbirini doğrayacaktır. Bu yüzden şimdi ya çekil önümden, ya da şimdi durdur beni!' dedi.<br /><br /> Lmurien muhafızlara bir işaret yaptı, muhafızlar kapının önünden ve Vetroit'in etrafından çekildi. Vetroit kapıdan tam çıkacak iken Lmurien 'Vetroit, dur! Bu akşam burada kal. Yüce Konsey toplanıp önemli kararlar verecek.' dedi. Vetroit duymamış gibi kapıdan çıktı.<br /><br /> Vetroit kaldığı odanın kapısını hızlıca açarak hemen Ashley'e yöneldi. 'Ashley, bu akşam yola çıkıyoruz.' dedi. Ashley, Vetroit'in hiddetinden sesini çıkartmayarak hazırlanmaya başladı.<br /><br /> Akşam olduğunda Yüce Konsey toplantısına başlamıştı...</div>
dedelerhttp://www.blogger.com/profile/10400561554631676068noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-54469237947434215182013-08-12T23:26:00.000+03:002013-08-13T15:33:03.065+03:00The Dragon - Bölüm 2<h2 style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-large;">ÖNSÖZ</span></b></h2>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Merhaba değerli takipçiler. Bölüm 1'i yayınlamamızın ardından kısa bir süre geçti, ikinci bölümü size sunmak istiyorum. İyi saatler!</b></span></div>
<h2 style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-large;">BÖLÜM 2</span></b></h2>
<div>
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">.., pastanın mum ışığında Vetroit ona evlenme teklifi etti. Romantik bir gecede evlendiler. Dünya artık temizdi, korkulacak birşey yoktu...</span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Sabahın ilk ışıkları vurduğunda, horozlar öterken birden kapı çalmaya başladı.</span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Vetroit 'Bu kim?' dedi. Ashley gözlerini aralayarak 'Bilmiyorum.' dedi. Daha sonra </span></b><b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Vetroit alele acele üstünü giyindi ve kapıyı açtı. Kapıda üç muhafız vardı, üstlerinde üç krallığın mührü vardı. Vetroit 'Buyrun, kime baktınız?' dedi. Muhafızlardan birisi 'Üç Krallığın imparatoru, İmparator Lmurien sizi sarayında ağırlamaktan büyük onur duyar Lord Vetroit.' dedi. Vetroit şaşkınlık ile sağ kaşını kaldırdı ve 'Peki, bir saniye.' deyip kapıyı yavaşça çekti. </span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"></span></b><br />
<a name='more'></a><b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Üzerine yeşil bir tunik ve üzerine deri zırhını geçirdi. Kılıcını ve kınını belindeki kemere yerleştirdi. Ashley o arada kalkmıştı ve kahvaltı için mutfağı hazırlıyordu. Ashley 'Kapıdakiler kim hayatım?' dedi. Vetroit soğuk bir sesle 'Lmurian'ın adamları.' dedi ve sözlerine devam etti. 'Üç kişi daha geliyor, kahvaltıya davet edelim.' dedi.</span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Vetroit kapıyı tekrar açtı ve muhafızları içeri çağırdı 'Buyurun," dedi ve içeriyi gösterdi, "...bizde kahvaltı yapacaktık. Aceleniz yoksa birlikte yapalım.' dedi. Muhafızlar biraz şaşırdı ve 'İmparator Lmurien sizi şimdi görmek istiyor, Leydi Ashley ile birlikte.' dedi. Vetroit homurdanarak içeri girdi 'Ashley, hayatım şimdi gidecekmişiz. Kahvaltıyı yolda yaparız.' dedi. Ashley hemen hazırlandı ve aşağıya indiler.</span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Muhafızlar at arabası ile gelmişti, Vetroit ve Ashley için kapıyı açtılar. İçeri girdiler ve araba gitmeye başladı. Ashley 'Her halde Lmurien seni tebrik edecek ve ödüllendirecek.' dedi. Vetroit 'Bende öyle sanıyorum, bir terslik olmasında ne olursa olsun.' dedi.</span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Saraya vardıklarında imparatorun özel odasına geçtiler. Sıcak bir banyo yaptıktan sonra Vetroit imparatorun huzuruna çıktı.</span></b></div>
dedelerhttp://www.blogger.com/profile/10400561554631676068noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-49105800111715822372013-08-12T22:50:00.002+03:002013-08-13T15:23:27.543+03:00The Dragon - Bölüm 1<h2 style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-large;">ÖNSÖZ</span></b></h2>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Merhaba değerli takipçiler. Uzun zamandır paylaşım yapılmıyordu, hikayeler yazılmıyordu. Gelen istekler üzerine The Herobrine'nin devamı The Dragon yazılmaya başlandı. İlk bölümü sizlere sunuyorum. Sude Naz, Nam-ı Diğer Sequia04'e ulaşıyorum. En kısa zamanda onunla birlikte yazmaya başlayacağız. Blog'un sahibi ve yönetici Sercan, Nam-ı Diğer SirJoan'da The Dragon'un yazımında rol alacak. Hikayenin ne zaman geleceği belli olmayabilir, en iyisi siz abone olun bize otomatik olarak hikayenin yeni bölümü yazıldığında size ulaşsın. İyi saatler!</b></span></div>
<h2 style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-large;"><br /></span></b></h2>
<h2 style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-large;">BÖLÜM 1 </span></b></h2>
<div>
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Ashley fırından çıkardığı pastaya hayranlıkla bakmaktaydı. Pasta o kadar güzeldi ki kendisiyle gurur duyuyordu. Kendi düğün pastasını kendisi hazırlamıştı ve evleneceklerdi. Yaşam iksirini yaptığından beri daha Vetroit'i canlandırmamıştı. Tanışma yıldönümünde canlandırmak istiyordu. Ashley artık çok güçlenmişti, Vetroit sadece onu korumayacaktı artık. Kendisini koruyabilirdi. Çünkü yaşam iksiri yolculuğundan beri büyü potansiyeli çıkmıştı. Belki krallıktaki en iyi potansiyelli büyücüydü. Fakat basit şeyler dışında büyü hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Vetroit'in beden olarak kullandığı yüzüğe baktı. Nişan yüzüğü olması, Vetroit'in ona evlenme teklifi edeceğinden emin olmasını sağlıyordu. Masa hazırdı, Ashley yüzüğü yere bıraktı. Yüzüğe dikkatlice baktı ve yüzüğü tekrar eline aldı. Yüzüğün üstündeki mor yakutu öptü ve yere koydu tekrar. Yüzüğün üstüne cebinden çıkardığı bir tüpün içindeki mor sıvıyı döktü. Yüzük birden parlamaya başladı. Gözleri kör edecek derecede parlayan yüzük kırmızılaşmıştı. Fakat küçük bir tarafı maviydi. Mavi kırmızıyı bastırmaya çalışıyordu sanki. Bir ses duydu, fakat hangi dilde olduğunu bilmiyordu ve ne söylendiği anlaşılmıyordu. Fakat çok gür ve güçlü bir sesti. Yüzüğü eline aldı, ve onu yavaşça öptü. Her gece öptüğü gibi tekrar öpmüştü. Kırmızı ışık birden yok oldu ve gözleri kamaştıran mavi bir ışık odayı aydınlattı. Kalp atışı gibiydi, ve sonra söndü. Birden karşısında bir silüet belirdi, silüet bulanıktı.</span></b><br />
<b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"></span></b><br />
<a name='more'></a><b><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"> Fakat Vetroit'in silüeti olduğunu anladı, silüet iyice belirgileştiğinde Vetroit gülümsedi. Oldukça sıcak bir gülümsemeydi. Ashley, Vetroit'e doğru kollarını açmıştı ve yanına yürümeye başlamıştı. Vetroit ise kollarını hızlıca açarak Ashley'e sıkıca sarıldı. Ve Ashley'in yanaklarından öptü. Daha sonra uzun uzun oturup hasret gidermeye başladılar. Ashley başından geçenleri anlattı. Büyü potansiyelinin nasıl ortaya çıktığını, Herobrine'nin izlerini Dünya'dan nasıl sildiklerini anlattı. Ashley eskisinden daha canlı, daha neşeliydi. Vetroit ise eskisinden daha yumuşak, daha sıcak kanlıydı. Vücudunda küçük kesikler, morluklar vardı. Fakat güçlü ve diriydi. Birlikte sıkıcı sohbetlerden uzaklaştılar, pastanın mum ışığında Vetroit ona evlenme teklifi etti. Romantik bir gecede evlendiler. Dünya artık temizdi, korkulacak birşey yoktu.</span></b></div>
dedelerhttp://www.blogger.com/profile/10400561554631676068noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-63663182295237741742013-01-19T11:35:00.003+02:002013-01-19T11:38:37.394+02:00Geçmişe Atlayış (9. Bölüm)<b><span style="color: red;"><span style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;"><u>9. Bölüm (Çiftlik)</u></span></span></b><br />
<br />
Son mektubumun ardından iki gün geçti. Her gün ekmek yemek pek güzel olmuyor açıkcası. Ayrıca tarlamı da büyütmeyi planlıyorum. Kış geliyor sanırsam. Bol bol yağmur yağıyor, hava da pek soğuk. Aynı zamanda ekmeğin dışında ne ekebilirim diye düşündüm. Evimde ki sebzeler olabilirdi. Evet 2 ay önce yaşadığım dünya, benim evimdi. Burası bir misafirlik ve en yakın zamanda evime döneceğim. Döndüğümde ise bu yaşadıklarım bir rüyaymış gibi aklımda kalacak. Sadece uzun bir rüyadayım.<br />
<br />
Sebze olarak havuç olabilirdi. Havucu gerçekten çok severim. Birde patates kızartması var. Çocukluğumdan beri hayır diyemediğim tek yemek. Özlediğimi söyleyebilirim. Hamburger... Boşverin şu an tek yemeğim ekmek ve meyveler. Meyveler dediğime aldırmayın, sadece elma. Bu bile benim için çok büyük bir lüks. Yavaş yavaş alışmaya çalışıyorum buraya, ama çok zor.<br />
<br />
<a name='more'></a><br /><br />
Köpeğimin olduğu gibi birde kedim olsa fena olmazdı. Çünkü burada çok yalnızım. Alışmaktan korktuğum tek şey de bu. Takdir edersiniz ki sevdiklerimden uzakta olmak beni mutlu edemez. Fotoğraf makinem bana bu dünyada ki en büyük hediye. Ancak onunda şarjı bitmek üzere. O yüzden fazla kullanmak istemiyorum. Haftalardır ağızımdam bir et bile geçmemişti. Tadını bile unutmuştum. Belki bir inek bulup et yiyebilirim düşündüm. Sonuçta insanlar zamanında avlanarak yaşarlarmış. Elime kılıcımı aldım. Kaskımı taktım ve ava çıktım. Av sırasında domuz, tavuk gördüm. Domuz yemek pek içime sinmedi. Daha öncede yememiştim. Zaten pekte sağlıklı olmadığını biliyorum. Buralarda hasta olmak istemem. Bir tavuk yakaladım. Küçüklüğümde ananemlerden tavuk nasıl kesilip yenir, az buz biliyordum. Biraz zorlandım ancak onunda üstesinden geldim. Etini pişirdim ve yedim. Tadı harikaydı. Gerçekten eti özlemişim. İleride balık tutmayı da deneyeceğim. Tavuktan yolduğum tüylerinide saklıyorum. Onlarla ok yapabilirim.<br />
<br />
Ayrıca tavukları buğday tohumuyla kandırıp kendime doğru çekebiliyorum. Bir kaç tavuğa bu tohumları verdim ve bana inanılmaz bir bağlılık gösterdiler. Peşimden ayrılmıyorlar ayrıca gariptir ki bana bağlılık gösteren hayvanlar kendi aralarında çiftleşip yavru yapıyorlar. Düşündüm, acaba bu şekilde bir çiftlik kurabilir miyim diye? Bir tarladan sonra harika olurdu. En azından eski insanlar gibi buraya hakim olabilirdim. Bu çiftlik sayesinde köpeğimde her gün ziyafet çekebilirdi. Hemen hazırlıklara başladım. Tahtadan çitler yaptım. Geniş bi alanı çitlerle ördüm. İçine kaplarla su koydum. Sonra üstünü kapadım. Birde kapı yaptım. İçeriye vahşi kurtların girmesini istemem. Tavukları içeri soktum ve klübeme döndüm. Bugün uyandığımda hemen tavuklarımın yanına gittim. Tavukların bi özelliği hiç aklıma gelmemişti, yumurta! Çok mutlu oldum direk içeri girip yumurtaları aldım. 4 yumurtanın 4'ünüde civciv çıkması için fırlattım 2 tane civciv çıktı. Daha da mutlu oldum. Ayrıca çiftliğime inek ve domuzda ekleyeceğim. Domuzlar köpeklerim için olacak, inekler benim için, tavuklarıda yumurta için besleyeceğim. Bu mektubumun böyle bitmesine sevindim. Çünkü artık zorluk çekmediğimin farkındayım.SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-22625614294217459882013-01-15T19:13:00.002+02:002013-01-15T19:13:50.454+02:00Geçmişe Atlayış (8. Bölüm)<span style="color: red;"><span style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;"><u><b>8. Bölüm (Tarla)</b></u></span></span><br />
<br />
Uzun uzun düşündüm. Artık gidebileceğim bir yer yoktu. Olsa bile tek başımaydım. Her şey bana çok garip geliyordu. Her şey çok sıra dışıydı. Bu dünyaya hala yabancıydım. Peki bu dünya bana yabancı mıydı? Çünkü burası benim yaşadığım dünyadan çok farklıydı. Yiyecek yemek olarak ağaçlardan elma yiyordum. Bir balık yakalarım umuduyla olta yaptım ama daha önce hiç balık tutmamıştım ki! Midem kazınmıştı. 1-2 aydır hiç bir şey yemiyorum. 1-2 ay önce ne istersem yediğim dünyadan eser yoktu. Pardon! Bir kameram var. Bir şeyler düşünmeliydim. Ekmek yapmak en iyi fikir olabilirdi ama nasıl? Buğday yetiştirmem gerekirdi ancak ne buğdaydan anlardım nede çiftçilikten. Hemen çalışmalara başladım. İlk iş düzgün bir yer bulmaktı.<br />
<br />
Erittiğim demirlerle bir kova yaptım bununla üstünü otlarla temizlediğim topraklık alanı ıslattım. <br />
<a name='more'></a>Sıra tohumlara geldi tohumlarıysa etrafta ki otlardan elde ettiklerimdi. Ekersem yiyecek bir şey çıkacağından emindim. Ama uzun süreceği de kesindi. Bunları çapa yardımıyla filan ektim. Gübre lazımdı sanırım ama oda yoktu. Yani hiç rastlamadım. En azından burada ki hayvanlar böyle bir şey yapmıyor. Ama ararken kemik parçaları buldum. Belki işe yarardı. Çakmak taşıyla toz haline getirip toprağa serptim. Arkama döndüğümde gizemli bir hışırtı geldi. Toprağa baktım. gözlerime inanamadım! Toprakta yetişmiş buğday vardı. 1-2 dakika dizlerimin üzerine yığıldım. Sonra gittim buğdayları topladım. Çıkan tohumları tekrar ektim ve buğdayları hemen kulübeye götürdüm. Ezdim, ezdim. Ekmek yapmaya hazırdılar. Şimdi yazmayı bırakıp ekmeği yapmaya gideceğim.<br />
<br />
Bu arada.. Aklımda hala madende gördüğüm zombi var. Ya akşam ben uyurken... Bunu düşünmek istemiyorum. Artık karnım aç değil. Artık güçsüz değilim. Kendi kendime yapabildiklerim beni bile hayrete düşürdü. Ama bu dünya benden bile garip.SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-65026485051071357682013-01-01T12:51:00.002+02:002013-01-01T12:51:56.337+02:00Mutlu Yıllar!<b> Sevgili okurlarım;</b><br />
<div style="text-align: center;">
<br />
M.H. olarak sevdiklerinizle mutlu, huzurlu yeni bir yıl dilerim. Umarım bu yıl dünyamızda yaşanan kötülüklere bir çözüm bulunur. Bu yeni yılın aynı zamanda Minecraft içinde hayırlı olmasını dileyerek sizlere güzel haberler vermek istiyorum. Son hikayemin 2011'de olduğunu fark ettim. Bunun nedeni lise. Lise gerçekten çok zor.<br />
<br />
Hikaye yazmayada üşenmiyorum değil aslında. Ama bu yeni yılın bizim içinde hayırlı olmasını umuyorum. Serileri devam ettirerek yeni bir hikaye serisi çıkarmayıda düşünüyorum. Çünkü bunu hakediyorlar. Yazarken çok eğlendiğimi hatırlıyorum.<br />
<br />
Ayrıca ekibe yeni yazarlarda almayı düşünüyorum. Bunun için yorum atarak bile bize ulaşabilirsiniz. Yeni yazarlara gerçekten çok ihtiyacım var. Başvuruları bekliyor olacağım. Yazarlar noktalama işaretlerine dikkat etmeli ve hikayeleri sürükleyici olmasına önem vermelidir. Zaten hikayeleri güzelse noktalama işaretlerini ben hallederim =)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Siz okurlarıma beni yalnız bırakmadığınız için teşekkürler... </div>
SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-12528897125419407002011-11-21T07:24:00.001+02:002013-01-02T20:21:37.072+02:00İnsanlığın Laneti (4. Bölüm)<b><u><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> 4. Bölüm(Serüven Başlıyor.)</span></u></b><br />
<b><br /></b>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Red oyu verenlerden Galeru aralarında ki en iyi iletişim büyüsü yapan büyücüydü. Bu durum onu hırsızla iletişime geçmeye çalışma görevini verdi. Galeru gerçektende çok iyi bir büyücüydü ve bunun üstesinden gelebilecek zekaya sahipti. Hırsızla görüşebilmek için bir açık arıyordu. Aklına bir fikir geldi dolunay'da büyü masasında altın kılıcına bir özellik ekleyerek yansıma yapabilirdi. Yani ne demek bu? Hırsızın ne yaptığı görebilirdi. Diğer red oyu veren büyücüler ise bu esnada yeni parşomenler yazmak için uğraşıyordu. Karabüyücülere göre bir büyücünün kendi yazdığı büyüyü lanetleme hakkı var. Ancak bu sadece karabüyücüler için geçerli.Onlarda buna bir çözüm bulmaya çalışırken Kabul oyu verenlerde boş durmadı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><br /></b></span>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Kabul oyu verenler çoğu araştırmasını kabul etmişler ve bir portal ile bu iş daha kolay olacak kararına varmışlar. Portal... Portal en son güvenilecek büyü olmasına rağmen bu yolu seçtiler gözleri dönmüş olmalı. Sanırım bu büyücülerden daha fazla bahsedemeyeceğim. Kendilerini mi yoksa insanlığı mı kurtarıyorlardı ? Bu sorunun cevabını zaman gösterecek.</b></span><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/p/insanlgn-laneti-bolumleri.html" target="_blank">Önceki Bölümler</a><br />
<br />SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-59576695953085298692011-11-05T15:28:00.000+02:002014-07-11T00:11:52.790+03:00The Herobrine (1-15. Bölümler)<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>Bölüm 1 (Rüya)</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley, her zaman gerçekle alakalı rüyalar görürdü. Bu yüzden rüyalarından çok korkardı. Genelde gördüğü rüyalar en korkunç yerinde biterdi. Yine bir gece küçük,topraktan evine güvenle adım attı, yatağına yattı ve korkarak gözlerini kapadı. İşte yine başlamıştı. Rüyasında Nether'deydi, yerde bir delik açıldı ve içinden bir insan eli çıkıp Ashley'i çekti. Ter içinde uyandı. "Kahretsin!" diyerek yataktan kalktı. Rüyasında elin çektiği ayağının üzerinde kıpkırmızı bir el izi vardı. "Merhaba! Kimse var mı?!" diye sordu. Her zamanki gibi, cevap yok... Ama o da ne? evinde gözleri beyaz bir koyun vardı. Çığlık attığı anda koyun kaybolmuştu. Evinin arkasında koruma köpeklerini kaldırmak için kapıyı açtı ama bütün köpekleri yerde kanlar içinde yatıyordu. Gözleri dolu dolu olarak diamond kılıcını çekti ve etrafına bakındı. "Her neredeysen konuş benimle!" Bu olayların hiç biri daha önce başına gelmemişti. Birden bire gözünde eski hatıralar canlandı. Çocukluğunda onu ailesinden koparan, esrarengiz bir biçimde çıkan yangın, ve o anda görür gibi olduğu beyaz gözlü adam... Cidden o da kimdi? Etrafına baktı. "Pekala Ashley, o gün gördüğün adam sadece bir göz yanılmasıydı,korkacak bir şey yok..." Çok yakınında bir ses, "Hayır var..." dedi.</span></b><br />
<a name='more'></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>Bölüm 2 (Karşılaşma)</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley sırtında onun nefesini hissediyordu. Hayır hayır, bu bir insanın, yada her neyse işte yaşayan herhangi bir varlığa ait olamayacak kadar sıcaktı ve ensesini yakmaya başlamıştı. Yutkunarak arkasını döndü. arkasındaki toprağın küçücük bir kısmı netherrack'e dönmüş ve yanmaktaydı. Ve ateşlerin arasında hayaletimsi bir silüet...Doğru görüp görmediğinden emin olmak için gözlerini ovuşturup tekrar baktı. Küçüklüğünde gördüğü o adam, hayalet gibi süzülerek ona doğru yaklaşmaktaydı. Ashley geri çekilmeyi denedi ama ayağı taşa takılınca düştü. Gölge ateşin içinden çıkmıştı.Evet bu oydu... Esrarengiz hayalet, masum bir aileyi yok eden katil... Ashley ayağa kalkıp diamond kılıcını çekti. "Sakın yaklaşma yoksa seni keserim!!" Bunu korkarak söylemişti. Adam kılıca bakmaya başladı. Kılıç erirken Ashley'in eline düşen sıcak diamond damlacıkları canını acıtmaya başlamıştı. Kılıcı fırlattı. Adam gülümseyerek karşılaşmaları boyunca ilk kez konuştu: "Beni öldürebileceğini mi sanıyorsun?". Ashley korkarak "E-e-evet." dedi. Adam alaycı bir ses tonuyla; "Zavallı, benim hakkımda hiç efsane, hayalet hikayesi dinlemedin mi?" "Ben hayaletlere inanmam." İşte bu bir yalandı. "Cesur davranmaya çalışma, senin hislerini ve düşüncelerini görebiliyorum." Adam Ashley'e biraz daha yaklaşır, öyle ki aralarında sadece bir kol uzunlukta mesafe kalmıştı. Hiç bir şey düşünmemeye çalışıyordu ama bu imkansızdı, ne zaman korksa olumlu şeyler düşünerek kendini teselli etmeye çalışırdı. Belki de bu sadece bilinç altında kurduğu bir hayaldi. Eğer öyleyse düştüğünde canının acımaması gerekirdi. Yine de şansını denemek için kendini çimdikledi. Hayır. Canı acımıştı bu bir rüya değildi. Adam elini uzatarak Ashley'in boğazını tuttu. O anda sanki Nether'de yanıyormuş gibi korkunç bir acı hissetti. Bir kılıç sesi duyuldu, hayaletin gözleri faltaşı gibi açıldı ve birdenbire tuzla buz olup kaybolmuştu. Ashley yere çöktü. karşısında genç bir adam vardı.</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>BÖLÜM 3</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Genç adamın parlak gülüşleri Ashley'in gözünü almıştı. Yavaşça Ashley'in düştüğü yere yaklaştı ve elini Ashley'e uzattı. Ashley adamın elinden tutarak kalktı. 'Teşekkür ederim.' dedi Ashley. Ashley'in kalp atışları hızlanmıştı. O adam birden kahkaha patlattı. 'Böyle bir ilginç karşılaşma olduğu için özür dilerim. Ben Vetroit.' dedi 'Bende Ashley, memnun oldum beyfendi.' Beyfendi diye hitap etmene gerek yok Ashley. Sadece Vetroit yeterli.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit parlayan, ucunda zümrüt bulunan kılıcını kınına koyar. Ashley 'Üzgünüm ama siz tam olarak kimsiniz' der. Vetroit keskin bakışlarının eşiğinde anlatmaya başlar.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">"Yıllar önce bu krallıkta yaşayan bir şövalyenin oğluydum. 8 yaşımdayken gözlerimin ucundan geçiyor. Herobrine'nin kahkahaları gözümün önünde tekrar tekrar canlanıyor. Kendimi dövüş sanatları üzerine adadım. Bir gün Herobrine'den intikam alacağım. Yoldan geçerken bir gariplik olduğunu sezdim. Ve bir bakayım dedim. Birde baktım ki Herobrine. Hemen koşup sana yardıma geldim bayan. Neyse benim yoluma gitmem gerek, daha sonra görüşmek dileği ile."</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit kapıya doğru yönelir. Arkasına dönerek "Görüşmek üzere bayan."</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley titreyerek "Görüşmek üzere Vetroit."</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>4. Bölüm</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Tam Vetroit giderken Ashley sesi titreyerek, "Vetroit dur!" Yutkundu. "Korkuyorum, beni evine alabilir misin?"</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit arkasını dönüp iç çekti. "Pekala öyle olsun..."</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley Vetroitlerin evine gitmişti. Vetroit şömineyi yakmak için odun toplamaya gitmişti</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley olanları düşündü. İlginç şeyler yaşamıştı ama bu farklıydı ....</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">O şeyi görmüş, hissetmişti. Ailesinin katilini! Keşke onu öldürücek ailemin intikamını alıcak gücüm olsaydı diye düşündü.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">O doğaüstüydü güçleri gibi... Dışarısı yağmurluydu. Ashley yorgun hissediyordu. Biraz uzanmak ihtiyacı duydu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Yorgundu. Son derece. Uzandı. O an kapı çaldı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley kızdı tamda yeni yatmıştı! Vetroit olamazdı orman uzaktaydı bu kadar çabuk gelmesi imkansızdı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Birden içini korku kapladı. Ya oysa! Ya o hayaletse diye düşündü...Korka korka kapıya doğru ilerledi. Kapıyı araladı. Kapıda tatlı mı tatlı bir kız duruyordu. Çok sevimliydi. Ashley sordu "Burda ne arıyorsun küçük kız?"</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kız sessizce konuştu;</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">"Benim hiç yakınım yok hepsi öldü. Evim yok sığınıcak bir yerim yok... Efendim lütfen bana yardım edin" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley`nin içi burkuldu. O kızı orda bırakmak canilik olurdu! Onu eve almak zorundaydı. Acaba Vetroit onu almasına kızarmıydı?</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Hayır canım Vetroit o kadar kötü biri değildi. Kıza doğru eğildi "Ah canım benim içeri gel lütfen! Sana sıcak birşeyler veriyim" dedi içtenlikle.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kız gülümsedi o kadar tatlıydıkı Ashley onu çok sevdi. Kız içeri girdi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">O kücük adımlarıyla girişteki koltuğa nazikçe oturdu.Ashley mutfaktan biraz kurabiye getirip verdi. Kurabiyeyi veriirken kıza dokundu. Ah çok soğuk diye düşündü. Bir battaniye getirip kalan ateşin yanına oturttu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Asley konuşmak istedi. Nazikçe sordu</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">"Adın ne senin tatlı kız?"</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kız tatlı tatlı gülümseyerek cevap verdi</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">"Ben Emily" dedi, ve utanarak sordu "Ya senin adın ne?" Ashley tatlı olmak için çok uğraşıyordu kızı üzmek veya kırmak hiç mi hiç istemiyordu. "Ben Ashley tanıştığımıza sevindim" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">"Bende" dedi kız gülerek. Emily kendi kendine birşeyler fısıldadı. Ashley birşey istediğni düşündü. "Canım eğer birşey istersen söyleyebilirsin". " Ah hayır bu kadar çok şey yaptınız ve beni evinize aldınız size minnettarım" diye karşılık verdi kız.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kapı çaldı. Bu Vetroit olmalı diye düşündü Ashley. Kapıyı açtı. Hemen konuşmaya başladı "Sana bir şey söylemeliyim az önce bir kız geldi çok tatlıydı ıslanmıştı ve yalnzdı. Hiç yakını yokmuş. Bende acıdım içeri aldım sorun olmaz değilmi?" diye herşeyi bir solukta anlattı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit sakince "Ah Ashley anlamıyormusun? Burası tehlikeli onun kim olduğunu nasıl bilebilirsin? Dış görünüşe bakmamalısın?" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley inkar etti " Hayır onu görmeden konuşma! O sadece küçük bir kız ne yapabilir ki? Vetroit herkez kötü değildir!" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit iç çekti kendi kendine birşeyler dedi ama Ashley duymadı. Salona gittiler Emily sönmüş söminenin önünde oturuyordu. Gece olmuştu. Ashley Emily`e yatak hazırladı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herkez yattı. Ashley birden uyandı. Nefes alamıyordu. Ev yanıyordu!...</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>5. Bölüm (Kavga ve İtiraf)</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit'in burnuna yanık kokusu gelmeye başlamıştı. Vetroit gözlerini hafif araladı ,Ashley'in eve aldığı kız parmak ucunda elinde bir çakmakla yatağına girdi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Çakmağı yastığının altına sakladı ve gözlerini kapadı. O anda Ashley uyandı. Bir dakika ev mi yanıyordu?? Vetroit bacaklarında bir sıcaklık hissetti, O da ne?!?</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Bacakları yanıyordu. Ashley bunu gördü ve sırt çantasındaki su dolu kovayı Vetroit'in üzerine su döktü. Emily hâlâ yatağında mışıl mışıl uyuyordu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley Emily'i kucağına alarak dışarı çıkta ve Vetroit'e "Vetroit!! Kitapları boşver şimdi!!" diye bağırdı. Vetroit elinde bir kucak dolusu kitapla evden çıktı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Birlikte koşarak evden uzaklaştılar. Emily hıçkırarak ağlamaya başladı. 2 saat sonra Emily tekrar uykuya daldı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit "Evi o bücür yaktı!" Parmağıyla Emily'i gösterdi. Ashley "Saçmalama, onu kıskanıyorsun!" dedi. Vetroit sesini yükselterek "Asıl sen saçmalama Ashley! Onun gibi bir çocuğu kim kıskanır!"</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley güldü " Basbayağı onu KIS-KA-NI-YOR-SUN!" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit suratını buruşturarak, "Küçük çocuklar gibi davranıyorsun!" dedi. Ashley bir kahkaha attı "Ah Vetroit beni sevdiğini söyleyemiyorsun" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit kızardı ve başını eğdi. Bir süre öyle kaldılar. Sonra Vetroit " Ashley sen çıldırdın mı?! Neden seni seveyim ki dünyada senden başka kız mı yok!" diyebildi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley'in yüzü bir an gölgelendi ama sonra sesini yükselterek konuştu " Bu söylediğine ancak gülebilirim! Bal gibi seviyorsun beni!" .</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit " Uzatma! Bu kavga iyice sapıttı. Konu kapanmıştır NOKTA!" dedi. Ashley bir kahkaha patlattı " Vericek cevap bulamıyorsun! Pekala bu kadar yeterli NOKTA!"</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit hışımla ormana daldı. Ashley kendi kendine konuştu " Hıh! Beni sevdiğini söyleyemiyor bile. Ne biçim bir erkek bu!" dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Güneş hafiften doğmaya başlamıştı. Vetroit sinirlenmişti. Ashley neden bu kadar gıcıktı ki?! Ondan nefret ediyorum diye düşündü. Sonra bu düşüncesinin sadece bir saçmalık olduğunu anladı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Biraz yumuşamıştı. Ashley'in yanına dönmeye karar verdi. Ona herşeyi itiraf edecekti. Yanına vardığında bağırdı " Hey Ashley cevap mı bekliyorsun! SENİ SEVİYORUM!" . Sesi ormanda yankılandı...</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><i><u><b>Bölüm 6 (Herobrine'ın Hikayesi)</b></u></i></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Emily Vetroit'in son sözünün ardından uyanmıştı. Neşeli bir şekilde, "Günaydın!" dedi. O sırada Ashley Vetroit'in yangından kurtardığı kitapları karıştırıp Herobrine ile ilgili bir şeyler var mı diye bakarken kitapların adlarını kendi kendine mırıldanıyordu. Ashley, "Sonunda!" dedi ve eline aldığı kitabı Vetroit'in gözünün önünde salladı. Emily merakla Ashley'in karıştırdığı kitaba baktı ve "Bu nedir?" diye sordu. "Herobrine'ın kim olduğunu öğrenmemizi sağlayacak şey." diye cevapladı Ashley. Emily endişeyle yutkundu. "Ya gerçekte kim olduğum ortaya çıkarsa?" diye düşündü. Bu düşünce onun moralinin bozulmasına sebep olmuştu. Ashley okumaya başladı; "Herobrine bu Dünyadaki hiç bir varlığa benzemez, acıkmaz, susamaz, uykusu gelmez, canı acımaz, mutlu olmaz, heycanlanmaz vs. tek bir duyguyu hissedebilir, Kin... Zamanında onun da normal bir insan olduğu hakkında söylentiler var ancak bunlar henüz kanıtlanmış değil. Herobrine Nether'den kaçmış, şeytani bir varlıktır. Onu gördüğünüzde tanıyabilmeniz için sadece gözlerinin boş olduğunu bilmeniz yeterli, fakat genellikle bu görüntüde sizin karşınıza çıkmaz." Soluklanmak için bir kaç saniyeliğine durdu ve devam etti, "Küçük bir kız, beyaz gözlü bir koyun, hatta ailenizden biri gibi bile karşınıza çıkabilir." Emily dudağını ısırdı. Vetroit ise başı ile Emily'i gösterdi ama Ashley kaşlarını çatıp başını hayır anlamında salladı ve okumaya devam etti. "Bu yüzden dikkatli olmalısınız. Aniden kapınız çalındığında kimseye güvenmeyin. Herobrine evinizi yakabilir, siz uyurken üzerinize lav dökebilir.Size dokunduğunda ister acı çektirir, ister hiç bir şey yapmaz, isterse de ruhunuzu alır. Herobrine'dan kurtulmanın bilinen herhangi bir yolu yoktur. Bir kez sizin peşinize takıldı mı istediğini almadan yakanızı bırakmaz ki genellikle istediği ruhunuzu almaktır. Ayrıca bunu istediği zaman yapabilir ama bunu yapmadan önce uzun bir süre size acı çektirir, korkutur. Herobrine'ın mezarının Bedrockların orada olduğu söyleniyor. Herobrine'ın mezarını gördüğünü iddia edenler onun hala çürümemiş bir biçimde, kanlar içinde yattığı-" Ashley kitabı kapadı. "Kitabın diğer sayfaları yok." dedi. Emily derin bir oh çekti. Vetroit ise Ashley'e kitabı vermesi için işaret verdi. Ashley kitabı Vetroit'e uzattı. "Bu sayfaları ben koparmadım." Suratı şüpheci bir ifadeye büründü. Emily "Kim koparmış olabilir ki?" diye masumca sordu.Vetroit Ashley ile aynı anda "Bilmiyorum" dediler. Ashley Vetroit'e "Yangından hiç yemek kurtarabildin mi?" diye sordu. Vetroit başını hayır anlamında salladı. "O halde yiyecek bir şey bulmamız gerekiyor." Ashley ayağa kalktı, hemen arkasından da Vetroit. Ashley kılıcını çekerek ormana doğru gitti. Emily'i tamamen unutmuşlardı. Vetroit de Ashley'in peşinden ormana daldı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Onların yeteri kadar uzaklaştıklarına emin olduktan sonra toza dönüşerek kayboldu.</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>Bölüm 7</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley, hızlı adımlarla ormanın içinde yürüyordu. Vetroit etrafa bakarak kılıcını sarmaşıkların üzerinden geçiriyordu. Sarmaşıklar bir dokunma ile kesilip yere düşüyordu. Ashley ormanın içine hızlı bir şekilde dalmıştı. Vetroit arkasına bir anda döndü. Herobrine arkasındaydı. Kılıcı ona doğru salladı. Birden Vetroit ne olduğunu anlamadan yere düştü. Bacağı taşın üzerine çarpmıştı. Bir süre orada kaldı. Ashley bir anda Vetroit'in olmadığını fark etti. Gerisin geriye dönüp geldiği yoldan geri döndü. Vetroit yerde bacağını tutmuş bir şekilde yatıyordu. Ashley gülümsedi ve elini Vetroit'e uzattı. Hafif bir ıslık çaldı. Vetroit arkasına korku ile döndü. Ashley olduğunu fark etti. Ve Ashley'in elini tuttu. Vetroit ile Ashley'in gözleri tam birbirine bakmaktaydı. Ashley birden Vetroit'in dudağına yapıştı. Vetroit engel olmaya çalışsada Ashley bırakmıyordu. Vetroit'de Ashley'e sarıldı. Ve zamanın geçtiğini fark etmediler.</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>Bölüm 8 (Yeni Biri)</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">O an ağaçların arasından bir hışırtı geldi. Ve ağaçların arkasından biri çıktı. Yüzünü kapişonla örtülüydü ama genç birisi olduğu belli oluyordu. Ashley o an geri çekildi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit "Hey ne oldu?" diye sordu. Ashley kafasını ileri doğru uzatarak arkasına bakmasını işaret etti. Vetroit arkasına baktı genç adam ağırdan ağırdan onlara doğru yürüyordu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit utançtan kıpkırmızı kesildi. Vetroşt birden bağırdı "Herobrine!" Genç adam " Hayır ben Herobrine değilim!" Ashley "Pekâlâ o zaman kimsin?" diye sordu. Genç kibarca "Ben Daniel peki ya siz?"</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">dedi. Ashley'de kibar olmaya çalışarak "Bende Ashley tanıştığıma sevindim" dedi. Vetroit "Buna inanmamız gerekmiyor!" diye bağırdı. Daniel "Bayım her yüzünü gizleyen kişi Herobrine değildir." dedi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit kabaca "Ne kadar açıksözlüsün böyle bu biraz yapmacık olmuyor mu?!" Ashley sessiz kalamadı "Vetroit çok kabasın!" dedi. Daniel Ashley'e dönerek "Önemli değil bayan şimdiye kadar böyle insanlarla çok karşılaştım bir önemi yok" dedi hafif gülümseyerek.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley'de gülümseyerek karşılık verdi "Burdaki işin nedir? Yani kötülükten sormuyorum" dedi. Daniel "Yıllar önce bir arkadaşım ölmüştü ama ben onun öldüğüne inanmıyorum ve onu arıyorum" dedi. Ashley "Belki onu daha önce görmüşümdür nasıl biriydi?" diye sordu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel "O kadar eskiydi ki sadece gözlerinin masmavi, isminin de Ashley olduğunu hatırlıyorum." Vetroit fısıldadığını zanederek "Hey bu işte birşeyler var Ashley" dedi. Ama bunu Daniel da duymuştu kabalık olmaması için duymamazlıktan geldi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">O an bir gümbürtü koptu. Ashley telaşla arkasını döndü. Tam karşısında Herobrine duruyordu!...</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>~Bölüm 9 Creeper~</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel ve Vetroit aynı anda kılıçlarını çektiler. Ashley ise olduğu yere mıhlanıp kaldı. Herobrine Daniel'a döndü. Daniel'ın önünde bir şimşek çaktı. O ise geriye doğru takla attı. Az önce üstünde durduğu toprak parçası bir kül yığınına dönüşmüştü. Ashley korkuyla geriledi. Vetroit kılıcını Herobrine'a doğru savurdu. Herobrine Vetroit'in kılıcına karşı bakışını kullandı. Kılıç erimişti. Artık Vetroit'in tek silahı yumruklarıydı. Daniel Ashley ve Vetroit'i korumak için önlerine geçti. Herobrine dişlerinin arasından bir şey fısıldadı ama Ashley ne dediğini anlamamıştı. Herobrine Daniel'in bir hareketiyle kaybolmuştu. İşte bu çok tuhaftı. Ashley şaşkınlıkla sordu; "Bunu nasıl yaptın?" Daniel onu duymamış, ve ya duymazdan gelmişti ki cevap vermedi. Daniel "Gidiyoruz. Burası güvenli değil." dedi. Ashley ve Vetroit itiraz etmediler. Uzun bir süre tek kelime etmeden yürüdüler. En sonunda Ashley Daniel'a tekrar sordu, "Herobrine'ın kaçmasını nasıl sağladın?" Daniel bu kez cevap verdi; "Bu bir sır..."</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">---------------------------------------------------------------------------</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel nasıl onu kaçırdığını söyleseydi Ashley de Vetroit de ondan nefret ederdi. Doğrusu bu bir sır sayılmazdı. Eğer Herobrine'a ne dediğini onlara söyleseydi bütün hayat hikayesini anlatması gerekirdi. Hikayesi ise kendisine göre utanç vericiydi. Gerçek ailesi ölmüştü, ama bu utanç verici kısım değildi. Bir anda Ashley Vetroit'e dönerek "Vetroit!! Emily'i unuttuk!" diye bağırdı. Vetroit arkasını döüp gittikleri yerden geri dönmeye başladı, Daniel'a sadece onu takip etmek kalmıştı. Geldiklerinde Emily orada oturmuş kitaplara bakıyordu. Emily Daniel'a döndü, gözleri birden hınçla parladı, sonra hemen söndü. Daniel o küçük kızın Herobrine olduğunu anladı ama bozuntuya vermek istemediği için sessiz kaldı. Ashley gergin olan havayı biraz yumuşatmak için "Hey biz domuz avlayacaktık ama unuttuk" diyerek zoraki bir biçimde gülümsedi. Daniel ise "Boşverin, bende et var." dedi ve elini çantasına uzatıp bir kaç dilim pembe, pişmemiş et çıkardı; "Fırınınız var mı?" Vetroit bu söze oldukça ters bir biçimde tepki verdi; "Evim yeni yandı, fırın var gibi mi gözüküyor?". Daniel çantasından demir bir kazma çıkardı, o halde ben biraz taş ve kömür bulmaya gidiyorum." dedi ve ayağa kalktı. Biraz yürüdükten sonra kömür buldu. Kazmaya başladı. Kazdığında ise küçük bir mağaraya düştü, sinir bozucu canavar sesleri geliyordu. Madenleri önemsemeden karanlığa doğru ilerledi, yanında hiç meşale yoktu ama korkmuyordu. Neredeyse bütün mağaralar aynı yere çıkardı; Bedrocklar ve Herobrine'ın Krallığı... Herobrine'ın Krallığı tahmin edildiği gibi Nether'de değildi. Bunu oraya daha önce gittiği için biliyordu. Arkasından "Sssssss...." diye bir ses duyunca düşüncelerinden sıyrıldı. Hemen arkasını döndü. Yeşil, üzgün bir surat ona bakıyordu.</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><i><u>BÖLÜM 10 (Kamp)</u></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Yaydan çıkan bir hışırtı duyuldu. Yeşil canavarın suratına tersten bir ok atılmıştı. Yeşil canavar yere düşmüştü. Vetroit'in sol elinde meşalesi görünmekteydi. Ashley ise kadınlığını saymayıp yeşil canavarı haklamıştı. Vetroit'in gözlerindeki ateş sönmüştü. Vetroit ani bir gülümseme ile madenden yukarı çıkmaya başladı. Evimize gidiyoruz. Titanlardan kalma kutsal bir kılıç mevcut elimde. Bu kılıç ile Herobrine'ye karşı koyabiliriz. Vetroit ve ekibi mağaradan çıkmış ve güneye doğru dönmüşlerdi. Karanlık basmaktaydı. Vetroit bir meşale yaktı. Ve yola devam ettiler. Yolda büyük bir domuz sürüsü görmüşlerdi. Vetroit meşaleyi Daniel'e uzattı daha sonra Ashley'in elindeki yay ve okları kavradı. Domuzlara nişan aldı ve onları hızlı bir şekilde öldürdü. Botunu çıkarttı ve göle ayağını soktu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit : Bu gece kampı burada yapıyoruz, güzel bir yer. Yalnız sudaki yansımanız sizi kandırabilir. En korktuğunuz şeyin yansımasını görebilirsiniz.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel : Hayalet göl değil mi burası?</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit : Evet ama korkulacak bir şey yok.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley çoktan derin bir uykuya dalmıştı. Daniel'de Ashley'in yanına kıvrılmıştı. Vetroit çantasını açtı ve içinden büyük bir kitap çıkardı. Okumaya başladı, kitabı okurken Vetroit'de derin bir uykuya dalmıştı.</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><u><i><b>Bölüm 11 (İskeletler)</b></i></u></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel sağ omzuna saplanan bir okun acısıyla yattığı yerden fırladı. 3 tane iskelet kendisine doğru gelmekteydi. Daniel omzundaki oku çıkardı ve sol eliyle kılıcını çekti. Bir tane iskeleti kılıcıyla ortadan ikiye ayırdı, diğerine bir yumruk salladı ve iskeleti yere düşürdü. Üzerine oklar yağıyordu ama hiç birisi ona isabet etmemişti. 3 iskeleti de öldürdükten sonra elini omzuna koyup çekti. Berbat bir biçimde kanıyordu. Cekedinin kolunu sıyırdı, gömleğinden bir parça koparttı ve koluna sardı. Canı çok acıyordu. Ashley ve Vetroit uyanmamışlardı. Tekrar uzandı ve uyumayı denedi ama bu acıyla uyumak imkansızdı.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">-------------------------------------------------------------------------</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley dudağına kondurulan bir öpücükle gözlerini açtı. Etrafına baktı, Vetroit'in gözleri kapalıydı ancak gülümsüyordu. Daniel'in ise sırtı Ashley'e dönük olduğu için onun suratını göremiyordu. Ashley ayağa kalktı. Daniel'ı kalkması için sağ omzundan dürttü. Daniel canının acısıyla küçük bir çığlık attı, bunun üzerine Vetroit de uyandı. Vetroit, "Neler oluyor burada?" diye sordu. Daniel "Kolum..." diye inledi. Ashley ise "Özür dilerim, kolunun yaralı olduğunu bilmiyordum." dedi. Daniel ise sorun değil." dedi. Ashley farketti ki Daniel karşılaşmaları boyunca hiç kapişonunu çıkarmamıştı, bu çok tuhaftı. Bir kaç havlama sesi duyuldu. "İnsan?" diye düşündü Ashley...</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">~Bölüm 12 Yangın~</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Bu hiç de normal değildi. Hayalet Göl'ün yakınında hiç bir zaman köy olmamıştı, en azından varsa da Daniel görmemişti. Vetroit sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı, arkasından da Daniel. Ashley ise tereddüt ediyordu ama orada yalnız kalmamayı seçti ve o da Daniel ile Vetroit'in arkasından geldi. Yaklaştıkça sesler arttı, sıradan havlamalar yerini çığlıklara, ağlaşmalara bıraktı. Orada neler oluyordu öyle? Daniel'ın adımları hızlandı, bir an önce olanları görmek istiyordu, sanki sesler onu kendisine çekiyordu. Oraya vardığı zaman karşılaştığı korkunç manzarayı görünce olduğu yere mıhlanıp kaldı. Sertçe yutkundu ve "Olamaz..." dedi. Hayatında hiç bu kadar tuhaf hissetmemişti, sanki, sanki bu olayları daha önce yaşamış gibi... Vetroit onun yanına geldiğinde de aynı tepkiyi verdi. Büyükçe bir köy ateşler içinde yanıyordu! İnsanlar bir o yana bir bu yana kaçışıyor, küçük çocuklar ağlaşıyordu. Daniel'ın dikkatini hemen yanında yanmakta olan bir binayı göstererek bağıran bir bayan çekti. Hemen onun yanına koştu, arkasından da Vetroit ile Ashley. Sadece kadının yanına vardıklarında ne dediğini anlayabildiler; "Oğlum! Oğlum içeride! Az önce bir kadın içeri onu kurtarmak için girdi ama çıkmadı! Lütfen, lütfen onları kurtarın!!". Daniel ve Vetroit içeriye daldılar. Vetroit sağ tarafı göstererek, "Ben buradan gideceğim, sen soldan git." dedi. Daniel sola döndü, ateşlerden kaçarak yürüdü, yürüdü ta ki henüz yanmamış olan tahtaların olduğu bir yığına varıncaya kadar. Oradan ağlama sesleri geliyordu. Daniel kulağını yığına dayadı ve seslendi, "Orada mısınız?" cevap olarak "Şükürler olsun ki birisi bizi buldu!" diye bir kadın sesi geldi. Daniel yığını ittirmeye çalıştı ve kendi kendine mırıldandı, "Kapişon yüzünden önümü göremiyorum ve bu yığını ittirmek için en az iki kişi gerekiyor, acaba kapişonu çıkararak tekrar denesem mi?" ve kapişonunu sol eliyle geriye itti. "Ahhh..." diye sessizce inlemek zorunda kaldı. Tahmin ettiği şey olmuştu. Herobrine'ın kendisine hatıra olarak bıraktığı sağ gözü yine yapacağını yapmıştı. Acıyı geçirmek için kapişonunu hızla geri örttü ve yığındaki bir tahtayı iki elini kullanarak çekti. Evet, başarmıştı! Dumanlar saçarak yıkılan yığının arkasından derin, zümrüt yeşili gözleri olan genç bir kadın ve kucağında küçücük bir çocuk göründü. Kadın gözleri ışıl ışıl olarak, "Çok teşekkürler! Size borcumu nasıl ödeyebileceğimi bilmiyorum." dedi. "Hayır hayır. Bana borçlu değilsiniz." diye karşılık verdi Daniel.Kadının güzelliği karşısında hayran kalmıştı. Zaten Daniel'in her zaman kadınlara karşı bir zaafı olmuştu ama şimdi bunu düşünecek zaman değildi, Vetroit'i de bulup buradan çıkmaları gerekiyordu. Daniel çıkışı buldu ve kadın ile çocuğu binadan çıkardı. Sonra arkasını dönerek ilerlemeye başladı ki dışarıda o küçük çocuğun annesine anlattıklarını duydu; "Anne, o binanın içinde başka birisi de vardı ve çok korkunçtu, gözleri beyaz beyaz!" Daniel'ın gözleri nefretle parladı, hınçla kapişonunu tekrar geriye attı. Acıdan korkmuyordu, ölümden de... Tam o anda karşısında bir adam gördü, beyaz gözlü. Herobrine konuştu; "Kapişonunu çıkarmakla büyük hata ettin, Daniel." dedi. Daniel sol gözünü bir kedi gibi kıstı, sağ gözünü kısmayı ise denemedi bile. "Masum insanlardan ne isti-" lafının devamını yerine getiremedi, acıyla yere çöktü...</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Bölüm 13 (Feda)</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine kötü kahkahalar ile Daniel'e yönelmişti. Daniel istemeden yere çökmüştü. Herobrine Daniel'in ruhunu almak üzere elini Daniel'e uzattı. Vetroit elinde bir elmas kılıç ile geri dönmüştü. Daniel ile Herobrine arasında santimler kalmıştı. Vetroit cebinden bir bez çıkardı. Bezi yere koydu. Ashley'e dönüp: "Ashley beni unutmayacağına söz ver!" dedi. Herobrine parlaklığı hissetti. Evet evet, bu parlaklık elmas kılıcın üzerinde yazıyordu. Elmas kılıcın üzerinde ise Lord Vetroit... Vetroit kılıcı Herobrine'ye doğrulttu. "Cehenneme kadar yolun var!" diye haykırdı. Herobrine ilk defa paniğe kapılmıştı. Herobrine panik ile "Sen! Sen Lord Vetroit'sin! Seninle uğraşmamalıydım." dedi. Vetroit bir kelime daha etmesine izin vermeden Herobrine'ye kılıcı sapladı. Herobrine'nin duygusuz kalbini parçalayıp geçmişti. Herobrine ortadan kayboluverdi saliseler içinde.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel anlamıştı Vetroit'in kendini feda ettiğini. Onun ruhunun bedenden ayrılacağını da biliyordu. Bu ölümden sadece hayat iksiri ile kurtulabilirdi. Vetroit Ashley'e dönerek: "Ashley, bu yüzüğe ruhumu hapsedeceğim. Herobrine ölmedi halâ yaşıyor. Kafamda hissediyorum onun kahkahalarını. Yaşam iksiri ile beni kurtarabilirsiniz. Kitapta tüm detaylar var. Bu kılıç ruhlar tarafından yapıldı. Herobrine'nin ezeli düşmanı "Vetroit" tarafından. Kılıcımı iyi saklayın. Son kelimesini ederken Vetroit bir ışığa dönüşmeye başladı. O ışık yerdeki kolyenin içine hapsoldu. Ashley yerdeki yüzüğe yönelip ağlamaya başladı. Hayatında hiç bu kadar acı hissetmemişti. Sevdiğini söyleyemediği biricik Vetroit'i kendini feda etmişti. Elini kalbine koydu, "Seni kurtaracağım biricik aşkım Vetroit!" diye seslendi.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"></span></b><br />
<div style="display: inline !important;">
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b></div>
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"></span></b><br />
<div style="display: inline !important;">
<b><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><i><u>~14. Bölüm~</u></i></span></b></div>
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"></span></b><br />
<div style="display: inline !important;">
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Daniel çok tuhaf hissediyordu, pişmandı, korkuyordu, üzülmüştü ve afallamıştı. Hepsinin bir nedeni vardı; Bu binaya girip Vetroit'i de peşinden sürüklediği için pişmandı, korkuyordu çünkü Herobrine onun gözünde hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı, üzülmüştü çünkü Vetroit ölmüştü ve son olarak afallamıştı çünkü, tanıdığı sıradan bir insan olan Vetroit, aslında Lord Vetroit'ti. Ama bir şeye inanamıyordu; her şeyi önceden tahmin etmeyi başarabilen Daniel, bu olayların olacağını tahmin edememişti. Birdenbire kapişonunu çıkardığını hatırladı ve hızla gerisingeri örttü. Ayağa kalktı, bina çökmeye başlamıştı. Ashley de elinde sımsıkı kavradığı yüzükle, gözlerinden yaşlar zarafetle süzülerek ayağa kalktı. Dışarı çıktılar, içeride olan tüm olaylar dışarıdan da duyulmuş olacak ki Kurtardığı kadın ve çocuk, orada durup onlardan yardım istemiş olan bayan Ashley ve Daniel'a hayretle bakıyorlardı. İkisi de kendilerini izlemekte olan kalabalıktan olabildiğince uzaklaşabilmek için hızla yürümeye başladılar ama Daniel'ın kurtardığı kadın peşlerinden koşmaya başladı, "İçeride neler oldu öyle?!" diye sordu. Bunun üzerinde Daniel biraz kaba bir biçimde arkasını döndü, konuşmak için ağzını açtı ancak sonra vazgeçti.</span></b></div>
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ashley olanların hiç birine inanamıyordu, hayata hiç bu kadar karamsar bakmamıştı. Herobrine'ın kendisiyle beraber Vetroit'i de yok etmesi içini kin ve nefretle doldurmuştu, o an bir gün Herobrine'ı kendi elleriyle bir daha geri gelmemek Void'e yollamak için yemin etti. Evet, bunu yapabileceğine emindi. Ashley bir şeyi kafasına koydu mu yapardı. Ama önce o hayat iksirini yapmaları gerekiyordu. Bunun için de bir büyücü bulmaları şarttı. Kadının peşlerinden gelmesi Ashley'in sinirlerini bozmaya başlamıştı. Yeşil gözlü kadın orada neler olduğunu sorduğunda iyice sinirlendi ama bir şey demedi. Ama son sözü sinirini hemen yatıştırdı; "İstediğiniz iksiri yapabilirim, kendi madenimde bir portalım var, iksirin tarifini de biliyorum. Ama kazanımı ve gereken diğer araçları yangınla berber kaybettim. Araçları yapmak için gereken malzemeleri bulmak gerekiyor. Eğer onları bulmama yardım ederseniz, Lord Vetroit'i kurtarmanıza yardımcı olabilirim."</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><i><u><span class="Apple-style-span" style="color: red;">BÖLÜM 15 (Vetroit'in Yakın Dostu)</span></u></i></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Lord Vetroit benim en yakın arkadaşımdır diyerek söze başladı büyücü. Ashley olanlara halâ anlam verememişti. Yarı baygın bir şekilde yürüyordu. Ashley, Vetroit'in Lord olduğunu hiç tahmin etmemişti. Çünkü Vetroit bir lord gibi ukalâ değildi. Çok iyi huylu, cesur ve yürekliydi. Asla dostlarını geride bırakmazdı. Daniel can kulağı ile dinliyordu. Büyücünün şatosu görünmüştü. İlk karşılaşmalarındaki Vetroit'in sözleri zihninde yankılanıyordu : Yıllar önce bu krallıkta yaşayan bir şövalyenin oğluydum. 8 yaşımdayken gözlerimin ucundan geçiyor. Herobrine'nin kahkahaları gözümün önünde tekrar tekrar canlanıyor. Kendimi dövüş sanatları üzerine adadım.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Vetroit'in o parlak gülüşü aklından geçiyordu. Parlak gülüş sanki Ashley'in gözüne güneş gibi vurmuştu. Bu yüzden de gözü sulanmıştı ya. Daniel Ashley'e usulca döndü. Ve ona sarıldı. Usulca 'Geçecek Ashley, can dostum Vetroit'i kurtaracağız!' dedi. Ashley buna inanıyordu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Büyücü şatonun gıcırtılı kapısını açtı. Büyücü yaşlı, ak sakallı bir dedeydi sanki. Gür ve hoş bir konuşması vardı. Tane tane kelimeleri konuşuyor, yuvarlamıyordu. Büyücü tahta merdivenden yukarı çıkmaya başladı. Bir odanın kapısı belirmişti. Bu odada Vetroit kalmıştı dedi. Ashley odaya daldı. Vetroit'in fotoğraflarını gördü. Onun parlak gülüşü ve neşe saçan gözlerini anımsadı. Gözünden damlalar düştü. Daniel bu sefer karışmamayı tercih etmişti.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Büyücü Merlin merdivenin tam karşısındaki kapıyı araladı ve içeri girdi. Büyük bir kutu masanın üzerinde duruyordu. Masanın üzerindeki kutunun içinden bir parşömen çıkardı. Ve herkesin duyduğundan emin olan bir sesle başladı:</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">söylenir. Bu nefret dolu yaratığı öldürmek sadece bir kişinin elindedir. Lord Vetroit'in kutsal kılıcı ile Lord Vetroit öldürebilir.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Merlin gözlüğünü hafifçe aşağı indirip Daniel'e baktı. Merlin derin nefes aldıktan sonra söze başladı. Ben bunu Vetroit'den saklıyordum. Herobrine'yi öldürme tutkusu ile kendisine bir zarar vermesini engellemek için.</span></b><br />
<br />
<div>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b></div>
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b>
<i><u style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>NOT:</b></u> <span class="Apple-style-span" style="color: purple; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu Hikaye Sequia04 ve Vetroit Tarafından Yazılmıştır.</span></i>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com35tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-90295911089580530432011-11-05T01:18:00.000+02:002011-11-05T01:55:10.430+02:00Geçmişe Atlayış (7. Bölüm)<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: red;"> <b><u>7</u></b><u><b>.Bölüm (Doluya Tutulmak) </b></u></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> 7. Mektubum ve karşımda portal hipnotize olmuş gibi bakıyorum. Sesleri beni büyülüyor. Bazende korkutuyor. Duygularım artık dahada karma karışıktı. Delirmiş gibiydim. Tek isteğim hayata dönmekti. İnsanlık Cehennemine dönmekti. Tek isteğim buydu. Bu satırları portala girmeden önce yazıyorum. Kağıdı burada bırakmalıyım sanırım. Dünyaya gidersem bunlara gerek kalmayacak. Duygularımda ki karmaşıklığa hakim olmak için bu yolu denemişimdir hep. İşe yarıyor da. İnsanın en aciz olduğu anlarda kendisiyle konuşması çok rahatlatıcı. Uyumadan önce bir beyin fırtınası o günün ardından sıcak bir yatağa yattınız için şükür etmenizi sağlıyor. Ama burada sıcak bir yatağım olmadı. Ben ne bir izci nede bir mağara adamıydım. Ama bu dünya bu saçmalıkların hepsini bana yaşattı. Şimdi hayatımın en önemli anını yaşıyorum sanırım. </span></b><br />
<a name='more'></a><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> Karşımda bir uğultu ve mor bir görüntü. Dünya da yapamadığım portalı burada yapmıştım. Şimdi içeriye giriyorum. Geride bıraktıklarım bana el sallıyordu sanki. Ama ne için ?</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">
<i>** Kağıdın altına eklenmiş bi kağıtta şunlar yazıyordu **</i></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Lanet olsun binlerce kez lanet olsun! Bu da olmadı ben burada öleceğim ve kimse beni duyamayacak. Ecelimle öleceğim burada. Biraz Sakinleşmeliyim! Gördüklerimi unutmam mümkün değil aslında. Portaldan geçtiğimde karşımda dünya yerine tam bir Cehennem vardı !! Bildiğimiz cehennem hani şu lav çukurlarının olduğu zebanilerin koşustuğu türden cehennem havada kocaman kocaman yaratıkların uçutuğu cehennem! Orası benim dünyam olamazdı! Hayır kesinlikle orası dünyam değildi. Olmamalıydı. Eğer orası benim dünyam ise... Hayır ben hayal görüyorum ve en yakın zamanda uyanıp kahvaltı yapacağım sonra soğuk bir duş alıp işe gideceğim. Evet böyle olacak. Şimdi biraz dinlenmeliyim. Rahatlamalıyım. Sakin olmalıyım...</span></b><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 14px; line-height: 21px;"><b style="text-decoration: underline;">Tüm Bölümler:</b></span></span> <br />
<br />
<ul>
<li><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 14px; line-height: 21px;"><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/p/gecmise-atlays-bolumleri.html" target="_blank"><b>Geçmişe Atlayış Bölümleri</b></a></span></span></li>
</ul>
<br />
<br />SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-33885761484452586602011-09-22T07:47:00.002+03:002011-09-22T13:43:02.573+03:00Geçmişe Atlayış (6. Bölüm)<b><u><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">6.Bölüm (Yağmurdan Kaçış)</span></u></b><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Merhaba, bu benim altıncı mektubum. Mektubu neden yazdığımı bilmiyorum doğrusu Belki can sıkıntısı belki ölen K-9 köpeğimdir. Bir önceki mektupta söylediğim köpek dün geceki iskelet saldırında öldü ama bunun için çok üzülmüyorum çünkü o ölmese ben ölecektim. Yaratıkların saldırışları artmaya başladı. Onlardan korunmak için kendime ev yapmalıyım. Acaba evimi neyden yapsam? Kumdan yapabilirim zaten ki adım ötemde çöl var. Kumları birleştirip kumtaşı yapacağım. Bunlarla büyük bir ev yapabilirim. Gerçi burada ev yapmak doğru bilemiyorum. Ben buradan kurtulmak istiyorum. Sevmediğim insanlara her gün merhaba demek, otobüslerde sıkış <a name='more'></a>pıkış oturmak istiyorum. Daha doğrusu dünyada yaşamak istiyorum. Buranın cehennemden farkı yok! Hiç kimseden haber alamıyorum ne yapmam gerek onuda bilmiyorum. Belki yeni bir portal yapabilirim ama bu o kadar kolay olmaz lavı derinlerde bulabilirim bunun için demir kova gerekli hemde bir sürü... Her zaman olduğu gibi maden bulmak için derinlere ineceğim. Bu sefer yanıma zırh kılıç vs. gerekli malzemeler gerekiyor. O zaman ben hemen işe koyulayım. Bir sonraki mektubumu portalı yaptıktan sonra yazarım.</b></span><br />
<br />
<b><u><span class="Apple-style-span" style="color: red;">Tüm Bölümler:</span></u></b><br />
<br />
<ul>
<li><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/p/gecmise-atlays-bolumleri.html">Geçmişe Atlayış Bölümleri</a></li>
</ul>
<div>
ßy ~SirJoan</div>
SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-16462720886908379392011-09-18T02:42:00.000+03:002011-09-19T07:15:42.528+03:00Herobrine'nin intikami (3. Bölüm)<b><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><u>3. Bölüm (Kaos)</u></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kerry kosmaya baslar ama ayagi takilip duser Kevin geri doncekti ama pigmenlerle savasamazdi Kerry'nin pigmenler tarafindan</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">katledilisini izlerken gozleri dolmaya baslamisti taki pigmenler Kevin in pesinden gelmeye basladiklari ana kadar.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin son surat oblivion kalesine gider orda guvende olcani dusunur bu sirada Herobrine 6-7 portal yapar ve ordan pigmenler</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">ghastlar getirir ormanda buyuk bir ordu kurdukdan sonra Oblivion kalesine saldırmayı planlamaktadir oblivion halki agalama sesleri</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">ve pigmenlerin seslerini duyduklari zaman korkmaya baslamislardir bile Herobrine Kevin a fisildar</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">-Herobrine-İntikam simdi basliyor kevinn</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin bunu duyar duymaz Kral Hector a iletir ama Hector boyle seylere inanmayan bir kisiligi oldu icin onu kovar</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">------2 SAAT SONRA----------------</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine 2 saat icinde 50 ghast 105 pigmen toplamistir ve onlara saldir emrini verdikden sonra en ucra koselere bile giden</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">bir kahkaha atmaya baslamistir Kral Hector ghastlari fark edince askerleri toplar ve kaleyi savunur Kevin Herobrine yuzunden</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">sevdi kisinin olmesi nedeniyle kinle doludur ofke fiskirmaya baslamis ve kilicini kinindan cekip Herobrineyi ormanda bulmayi</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">denemisti ama orman diye bisey kalmamisti ghastlar ve pigmenler yavas yavas netherlestiriyorlardi dunyayi pigmen oldurerek</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">yoluna devam eden kevin portallarin oldu kisma ulasir ve portallari kapatir hemen arkasindan Herobrine gelmeye baslamistir</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin onun gozlerine bakti anda korkmaya baslamis ve tekrar korkakar ve kendinden utanarak kosmaya baslamistir ormandan ciktinda</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">fark ederki oblivion dusmus butun </span></b><br />
<a name='more'></a><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">koyluler esir butun evler yanmakta esirleri nethere goturmeye hazirlaniyor gibiydiler</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin korktu icin bir oyuga saklanir.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">--------1 ay sonra------------</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin arada bir cikip domuz avlarayarak karnini doyuruyor dunyanin %65 nether olmustur sadece chaos ve vikingler ayakta kalmis onlarinda</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">gucleri tukenmeye baslamisti.Herobrine deli oluyordu Kevin falcidan aldi buyuyle kendini koruyordu lanetler okuyup pigmenlere</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">hergun Kevin i aratiyordu ama bulamiyorlardi hatta pigmenlerin yarisi geri donmuyordu nedense.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin maden kazarken boyununa asti muskayi lava dusurdu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">--------1 saat sonra-------------</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine Kevin i gormus ve pigmenleri oraya yollamisti Kevin i bir kafese hapsedip Nethere tasiyorlardi Kevin cok korkuyordu</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Nether vardiklari zaman koylulere Glow stone denen taslari toplatiyorlardi nedenini bir tek Herobrine biliyor.<br /><br />Önceki Bölümler:<br /><br /><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/09/herobrinenin-intikami-2.html">2.Bölüm (Kaçış)</a></span></b><br />
<b><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/09/herobrinenin-intikami.html">1. Bölüm (İntikam)</a></b>Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-89415573210325375052011-09-17T19:19:00.000+03:002011-09-17T21:27:07.538+03:00Herobrine'nin intikamı (2. Bölüm)<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><b><u>2. Bölüm (Kaçış)</u></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><br /></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><br /></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kevin ayağa kalkıp arkasını döndü. Herobrine ise görünmezlikten çıkmıştı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kevin, "Sen de kimsin?" diye sordu.</b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Beni hatırlamıyorsun değil mi? Yaklaşık iki ay önce geçtiğim portalı kapayıp çekip gittin, O iki ay boyunca Nether'de yaşamak ne kadar zor oldu biliyor musun?"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>-Ama...</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Alt kattan takırtılar gelmeye başladı. Herobrine hemen gri, kül gibi bir şeye dönüşerek kayboldu. Kevin elinde hala kılıcını tutarak aşağıya indi.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Elinde kazma olan, isle kaplanmış bir kız içeri girmişti.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Kerry ödümü patlattın!"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Ne yani arkadaşımın evine giremez miyim?"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Anahtarları nereden buldun?Kapı kilitliydi"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kerry elini cebine attı ve anahtarlıkta sallanan anahtarları</b></span><br />
<a name='more'></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kevin'in gözüne sokarcasına gösterdi. "Acil durum olursa kullanırsın diye vermiştin ya."</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kevin, "Durumunun nesi acil? Madenden dönerken uğramışsın gibi duruyor." dedi</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Dur daha olanları anlatmadım. Bak madende ne buldum!" Sırt çantasından masmavi parlayan bir taş çıkardı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kevin bağırarak, "İnanamıyorum! Elmas mı buldun!" dedi</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Aynen öyle. Ta Bedrockların oraya inip buldum sonra çıkması çok zor oldu." Kerry alnındaki teri sildi.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Dur dur! Daha bitmedi. Orada küçük yeşil bir yaratık buldum sonra onu da kesince içinde şöyle bir şey çıktı;" Elini tekrar çantasına atıp yeşil, vıcık vıcık bir şey çıkardı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kerry "Bunun ne işe yardığı hakkında hiç bir fikrim yok. Ama iğrenç olduğu kesin" diye gülerek konuştu. Kevin düşüncelere dalmıştı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Herobrine bir şekilde geri dönmüştü ve ondan intikam almak istiyordu. Ama Kevin'in bir suçu yoktu ki... Herobrine meselesini Kerry'e söylemeye karar verdi.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Eeee Kerry," diye söze başladı. Kerry iri gözlerini kırpıştırarak,</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Evet??" diye karşılık verdi.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Hani Herobrine vardı ya ormanda kaybolduğunu söylemiştim sana."</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Eee ne olmuş?"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"İşte o aslında kaybolmadı."</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Ne demek istiyorsun??"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>"Onunla birlikte yürürken bir mağara bulduk. O bir portal gördü ve içeri daldı. Gitme dedim ama dinlemedi, Sonra Vincent bana portalı kapadı."</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Şimdi ise korkunç bir biçimde benden intikam almak için geri geldi" diye bir solukta olanları anlattı Kevin. Kerry ise bir kahkaha patlatarak "Sen çok fazla hayal kuruyorsun."</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Herobrine bir anda önlerinde belirdi:</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>-Kerry git burdan!</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kerry titrek bir sesle:</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>-Buda ne!?</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Herobrine fark etti, Kevin Kerry'yi çok seviyordu onu kacirmayi dusundu kerry i kolundan tutup gri,kül gibi biseye donusup</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kerry ile birlikte kayboldu</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Kevin fark etti ki herobrine ile savaşması lazımdı. </b></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine Kevin'a ormana gitmesini fısıldıyordu Kevin ormana gitmeye hazırlanıyordu ki Elmas kılıca ihtiyacı oldunu dusundu</span></b><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Kerry kaçarken Elması yere düşürmüştü Kevin'da da 1 tane vardi birleştirip Elmas Kılıç yapti ve üzerine Deri zirhini</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>giydi yanina birazda ekmek alip yoluna koyuldu.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Ormana girmişti cok karanlikti devamlı vahşi hayvanların seslerini duyuyordu bir ses Kevin'ı güneye doğru çağırıyordu oda gitmeye devam </b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>etti Herobrine Kerry'e bagirmassan seni öldürürüm demişti ve Kerry:</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>-İmdaaat Kevin imdaaat!</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>-Kerry neredesin? Kerry!</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Herobrine hemen portalı açıp 15 tane pigmen getirdi pigmenler dolaniyordu Kerry'nin etrafında Herobrine tavuga donustu ve</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>beklemeye başladı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Kevin </b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>zombie</b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> pigmanleri gördü. Tam birine vuracaktı ki saldırgan olmadıklarını fark etti yavaşça yürüyerek Kerry'yi çözmeye başladı tam çözdüğü anda </b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>zombie </b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>pigman'in önüne</b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Herobrine ışınlandı. Hemen Elmas kılıcını salladı Herobrine başka bir yere ışınlandı o ışı</b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>nlanınca kılıç pigman'e </b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>vurdu ve tüm zombie pigmanler Kevin in pesinden gelmeye başladı.</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>-Koş Kerry koş.<br /><br /><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><u>Önceki Bölümler:</u></span><br /><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/09/herobrinenin-intikami.html">1. Bölüm (İntikam)</a></b></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-64339551655823449752011-09-17T17:05:00.000+03:002011-09-17T23:12:11.545+03:00Herobrine'nin intikamı (1. Bölüm)<b><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><u>1. Bölüm İntikam</u></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin 12 yasindayken arkadasi Herobrine ile cayirda dolasiyorlarken yosunlu taslarla kapli bir magaradan lacivert isiklara doru inerler.<br />-Kevin-Bence geri gidelim Herobrine.<br />-Kevin-Gel gidelim Herobrine!!!<br />Herobrine elini lacivert isaga uzatti anda birden kirmizi taslarla dolu etraftan lavlar akan bir yere gelir.<br />-Vincent-Kevin napiyorsun orda o bir portal cabuk su dok<br />-Kevin-ama..<br />Vincent Kevin'i dinlemeden suyu doker ve portal kapanir.<br />-Herobrine-Yardim edinn burasi neresi!!<br />-Herobrine-Burda oldumu bilebile yolu kapatti bir gun bunu odicek.</span></b><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine etrafina bakar ama bisey bulamaz</span></b><br />
<div style="text-align: center;">
<b><i><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">
---2 Ay sonra---</span></i></b></div>
<div><a name='more'></a>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine netherde kalmaya devam ettikce kini artar pigmen denen zombilerden beslenerek hayatta kalmaya calisir ama zombilerin etleri okadar berbattirki bazi gunler ac durur eger sansi varsa mantar bulur ama ghast lar ona pek izin vermez gezmesine.Herobrine netherde dolasmaya devam ederken ghast Herobrineyi gorur Herobrine hemen kilicini cekip saklandi ghast yaklasti zaman kilici vurdu ama ghast olmeden once bombasini atmisti neyseki Herobrineyi siyirdi ve arkasindaki duvari kirdi sonra Herobrine arkasini dondu kirilan yerde bir magara vardi bembayaz bir isik yayiyordu,Herobrine isiga yaklistikca kafasinin icinde cumleleri daha cok duymaya basladi ve en sonunda beyaz isiga dokundu birden Herobrine bagirmaya basladi goz bebekleri yaniyor kafasinin icinden cumleler akıyordu.</span></b><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine birden goz bebekleri olmayan bir insana donustu.</span></b><b><i><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> </span></i></b><br />
<div style="text-align: center;">
<b><i><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">--1 Hafta sonra---</span></i></b></div>
</div>
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Herobrine gizli guclerinin oldunu fark etmeye baslamisti kafasının icinde devamli ates ates diye kelimeler soyleniyordu kendisi de soylemeyi denedi birden bakti yer yanmaya basladi,sonra başka bir kelime soylenmeye basladi bu kelime ise zombie pigmandi Herobrine hemen zombie pigman dedi ve fark ettiki bir zombie pigman'e dönüşmüştü ama göz bebekleri hala yoktu bem beyazdi,obsidian denemeye başladı kafasi oda soledi anda bakti yerde obsidian oluştu devam etti ve 2 ay 1 hafta onceki gordu portalin aynisi yaptı ama nasil calistini bilmiyordu.</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kevin fark ederki Herobrine gelmicek oda onun esyalarinida alip para kazanmayi planliyordu ama yinede Herobrineyi dusunmeden edemiyordu duvara bakarak dalmıştı kı kafasında bir kelime duydu intikam! intikam! diyordu korkmaya baslamisti bir falciya gitti<br />-Selam<br />-Selam<br />-falima bakarmisiniz?<br />-elini ver</span></b><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">-------------20 dk sonra---senin geleceginde olum goruyorum intikam atesiyle yanan bir cocuk var pesinde dikkatli ol<br />Kevin titrek bir sesle<br />-Kevin-Tamam bu ucretin<br />Herobrine iyice guclerine alismisti beynindeki cumleler sayasinde portali acmayi basardi.<br />Herobrine portaldan gecti zaman sehrin disindaki gizli ormandaki bir magardan cikar Herobrine hemen Kevin in yanina teleportlanir gorunmezdir Kevine'nin yakininda fisildar<br />-Herobrine-2 ay once yaptini odiceksin Kevinnnnnn<br />Kevin bu sesle irkilir ve kosmaya baslar hemen evine girip kapiyi cami kapatir kitler eline demir kilici alir ve dua ederek koltuga uzanir Herobrine tam arkasina teleportlanir ve tekrar fisildar<br />-Herobrine-Benden kacamazsinnn<br />Kevin agalarak hickirarak<br />-Kevin-Sen kimsin ne istiyorsun benden!<br />Herobrine onu tam saldıracaktı.<br /><br /><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/09/herobrinenin-intikami-2.html#more">2. Bölüm(Kaçış)</a></span></b><br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-64792627249697220922011-09-16T14:33:00.001+03:002011-09-17T17:06:02.143+03:00[DUYURU] Sponsor ve Yazar Aranıyor !<span class="Apple-style-span" style="color: #3d85c6; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> </b></span><b>Blogumuza manevi yardım edecek sponsorlar aranıyor. Sponsorların minecraft hakkında olması ve büyük bir kitleye hitap etmesi gereklidir. Sponsorlar karşılıklı olarak reklam yapmak için aranıyor. Sponsorlar facebook sayfası, minecraft blog'u, forum yada Server olabilir. İsteklerini lütfen; sercan.620@gmail.com'e gerekli bilgileri yollayarak başvurunuz.<br /> Yazarlar;<br />Blogumuzda hikayelerini paylaşacak Yazarlar alınacak. Bir hikayesinin ilk bölümünü yukarıda verdiğimiz mail'e yaş, isim soyad ve gmail bilgilerinizle yollayarak başvuru yapabilirsiniz.Şimdiden herkese teşekkür ederim.</b>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-31347127372307705062011-09-15T16:20:00.003+03:002011-09-19T07:24:21.712+03:00İnsanlığın Laneti (3. Bölüm)<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><u>3. Bölüm (Kaçış)</u><br /><br /><b> Büyücüler yavaş yavaş Ocelot'a hak vermeye başlayıp kararlarını değiştiriyorlardı. Sanki riskleri unutup insanları hiç umursamaz gibi... Hırsız parşömenleri çalalı 1 hafta olmuştu. Kimse büyücünün ne yapacağını bilmiyordu. İyi miydi ? Kötü müydü? Bunu bilmeden zamandan zamana atlamak kadar büyük bir tehlikeli ve zaman gerektiren bir işe kalkışmalarının ne kadar saçma olduklarının farkında değillerdi. İnsanları tehlikeden kurtarmaya çalışırken ne kadar büyük bir tehlikeye soktuklarını bilmiyorlardı sanki. Büyücüler artık kararlarını vermek zorundaydılar ve oylama zamanı geldi.</b></span><br />
<a name='more'></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Büyük 11 büyücü toplanıp açık oylama yaptılar oylama 6 Onay , 5 Red oyuyla kabul edildi. Red edenler şok içerisindeydi. Toplantıdan sonra Red oyu veren büyücüler diğerlerinden ayrılıp kendi gruplarını kurma kararı aldılar ve kurdularda. Artık zamana atlamak için sadece 6 büyücü kalmıştı. Büyücülerden biri zamana yolculuk üzerinde çalışırken aklına bir şey geldi: <i>"Eğer biz bunu başarabilseydik parşömenler çalınmadan önce bizim zamanımıza gelen bizlerden olurdu. Ama gelmedi. O halde başaramadıkları için gelmediler."</i></b></span><b style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><i> </i>Bunu düşünen büyücüde ekipten ayrılarak Red oyu veren büyücülere katıldı artık dengeler değişmişti. 6 büyücü bu zamanı kurtarmaya çalışırken diğer 5 büyücü geçmişe gitmeye çalışıyordu. Büyücüler bu boş işlerle uğraşırken 1 haftalarını kaybetmişti. Hırsız ise 1 hafta kazanmıştı. Durumlar çok değişmişti. Zamanı kurtarmaya çalışan büyücüler Hırsızla iletişime geçmeye çalıştılar ancak ilk denemeleri başarısız oldu. Hırsızın kendine yaptığı koruma büyüleri çok kuvvetliydi. Belli bu hırsız bir deliden daha fazlasıydı...</b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"><u>Önceki Bölümler:<br /><br /><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/insanlgn-laneti-1-bolum.html">1. Bölüm ( Kara Büyücüler )</a><br /><br /><a href="http://www.blogger.com/blogger.g?blogID=372361848519052856#editor/target=post;postID=6923575733378629062">2. Bölüm (Çözüm Yolu)</a></u></span></b><br />
<br />
<br />
<br />SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-38408576300807675342011-09-10T14:38:00.001+03:002011-09-15T16:21:21.437+03:00Geçmişe Atlayış (5. Bölüm)<i><b><u>5. Bölüm(Kurt Köpekleri)</u></b></i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>Merhaba;</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><br /></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>5. Mektubu yazabilmem gerçekten büyük bir mucize zaten bir önce ki mektupda da anlattım başıma neler geldiğini ama şimdi size bir iyi birde kötü haberim var. Önce iyi haberden başlayayım. Barakamda otururken dışarıdan bir havlama sesi geldi evet, çok ilginçtir ki bir havlama sesi, dünyamızda ki bildiğiniz havlama sesi çok şaşırdım ne yapacağımı bilemedim. Bilmediğim ve tanımadığım bir yer yada gezegen ve bir havlama sesi emin olun sandığınız kadar garip bir şey değil. Havlama sesleri çok yakındı ama güvenip dışarı çıkamadım nedeni ise 14 yaşındayken bisiklet sürdüğüm için kovalayan sokak köpeğiydi. Kovalayıp beni düşürmüştü ve ben düşüncede kaçmıştı. Neyse; köpek sesleri durmadan devam ediyordu vahşi olma olasılığı çok yüksekti. Kumu eritip camlar yapmıştım ve bunları pencere olarak barınağıma koymuştum. Camdan dışarı baktığımda köpek tamda camın önündeydi. Birden irkildim ve geri çekildim. Sonra köpeği izlemeye başladım.Köpeğe bir kuzu yaklaştı.</b></span><br />
<a name='more'></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b> Köpek hiç düşünmeden kuzuyu öldürdü. Artık emindim bu köpek vahşiydi ve ondan korkmalıydım. Evde haps olmuştum öylece bir çözüm yolu düşünmeye başladım.<br /> Biraz sonra köpeğe kemik verirsem uysallaşır diye düşündüm ama kemiği nereden bulacaktım? Kuzu filan kesip kemik toplayabilirdim ancak dışarı çıkamazdım. Madene inip demir bulup demirden bir kılıç yapabilirdim bu hiç kötü bir fikir değildi. Böylelikle köpek bana saldırsa da onu öldürebilirdim. Hemen madene indim bir kaç demir aradım ama bulamadım karanlığa doğru ilerledim. Ama her zaman ki gibi korkuyordum karşıma bir zombi çıkabilirdi. İlerledikçe hem kaybolma endişem hemde bir canavara yakalanma korkum artıyordu ve lanet olsun ki hiç bir yerde demir yoktu... Daha fazla gitmemin bir anlamı yoktu geri dönmeye başladım geri dönerken bir mağara daha fark ettim birde orayı denemeliydim ve girdim. Girmez olaydım! İçeride elinde ok olan bir iskelet vardı. Oracıkta bayılabilirdim ama bunu yapmak hiç iyi olmazdı.elimdeki kazmayla iskeletin kemikleri incilttim vuruyordum ama ölmüyordu hiç bir şey düşünemiyordum. sonra ondan kaçmaya başladım ve bir deliğe girdim birden düşündüğümde iskeleti öldürmem gerektiğini fark ettim çünkü en fazla kemik ondaydı. hemen çıktım, çıkmamla bana ok atması bir oldu yeni oku atmasına vakit kalmadı ki üstüne atladım ve oku elinden aldım(Aman Allah'ım beyni bile olmayan iskeletle düello yapıyorum.) Kafasını çevirerek boynunu kırmaya çalıştım ama olmadı ama kafasını çektiğimde artık yaşamıyordu.<br /> Kemikleri aldım ve koşarak yukarıya çıktım. Önce köpeği kontrol ettim oradaydı sonra dışarı çıktım ve yanına yavaşça gittim uzaktan kemik uzaktım önce bir şey yapmadı sonra bir kemik daha verdim ve birden sevimli bir hal aldı hemen yere oturdu sanki eğitilmiş bir köpek gibi. Artık o benim K-9 köpeğim..<br /><u><br /><span class="Apple-style-span" style="color: #cc0000;">Önceki Bölümler:<br /><br /><a href="http://www.blogger.com/blogger.g?blogID=372361848519052856#editor/target=post;postID=2477335227751610398">4. Bölüm (Yaratıklar)</a><br /><a href="http://www.blogger.com/blogger.g?blogID=372361848519052856#editor/target=post;postID=2542362443754655712">3. Bölüm (Patlamanın etkisi)</a><br /><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-2-bolum.html">2. Bölüm ( Dünya )</a></span></u></b></span><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><u><span class="Apple-style-span" style="color: #cc0000;"><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/1.html">1. Bölüm (Portal)</a></span></u></b></span><br />
<div>
<i><br /></i></div>
<div>
<i>* Bu bölüm google'a "minecraft köpek nerde" yazıldığında sitemiz çıktığı için Sercan MUHLACI Tarafından yazılmıştır.</i></div>
SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-69235757333786290622011-09-07T03:59:00.003+03:002011-09-07T04:16:49.161+03:00İnsanlığın Laneti (2. Bölüm)<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><i><u>2. Bölüm (Çözüm Yolu)</u></i><br /><br /><b>Aklından Şüphe duyulan, hayatında hiç bir farklılık olmayan, insanların gözünde hiç değeri olmayan bir insan nasıl olur da dünyanın en güçlü büyücülerinden en önemli büyü parşömenlerini çalabilir? Bu bir ihmal miydi yoksa hırsız sanılandan daha mı zekiydi ? Bunların cevapları bilinmese de bilinen bir şey vardı ki o da parşömenler kötü bir büyücünün eline düştüyse kendini teknolojiye bağlamış ve bir şey yaptığını sanan insanoğlu için gelecek artık daha karanlıktı. Hiç bir şeyden haberi olmadan hayatlarına </b></span><br />
<a name='more'></a><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> devam eden insanlar nasıl olur da masumca böyle bir tehlikeye düşerlerdi ? Kendilerini evrenin merkezi sanıp böbürlenerek yaşadıkları hayat onlardan intikam alıyor olamazdı.<br />
Büyücüler bu büyük tehlike karşısında çözüm aramaya başlamışlardı. Zaman konusunda uzman büyücü Ocelot Kendi zamanlarını kurtaramayacaklarını iddia ederek:<br />
- Bu zaman artık çok tehlikeli şu anı kurtarmak yerine geçmişe gitmenin yolunu arayalım ve Parşömenlerin çalınmasını engelleyelim. Bu zaman çizgisini kurtaramayız. Tek çaremiz bu. ,dedi.<br />
Büyücülerden bir kaçı buna itiraz etti. Geçmişe gitmek çok tehlikeli bir denemeydi bunun en son örneği Mısır büyücülerinden Omega yapmaya çalıştığı zaman yolcuğu sırasında en güçlü büyüler ile yapılmış Keops piramidini toz haline getirmişti.Ceza olarak Tek başına piramidi tekrar yapacaktı ve yüce Keops'u rahatsız ettiği içinde lanetlenmişti. Bu olaydan sonra hiç bir büyücü zaman yolculuğu yapmak istemedi. Büyücüler karar vermek için biraz zaman istedi ve hırsız parşömenleri ezberlemeyi sürdürürken onlar karar veriyordu..</span><br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><u>Önceki Bölümler;</u></span><br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/insanlgn-laneti-1-bolum.html">İnsanlığın Laneti (1. Bölüm)</a></b>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-24773352277516103982011-07-19T21:36:00.002+03:002011-09-15T16:20:57.223+03:00Geçmişe Atlayış (4. Bölüm)<b><i><u><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">4. Bölüm (Yaratıklar)</span></u></i></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br />
</span></b><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Kamerayı bulduğuma çok sevindim içinde bulunan resimler benimle yeniden buluşunca eski hatıralarımı anımsadım. Vietnam'daki fakir küçük çocukların masum bakışlarını, Rusya'da ki matruşka atölyeleri, Afrika'da ki teneke mahalleleri.. Hiç birinin değerini bilememişim. Daha doğrusu insanlar dünyanın değerini bilmiyor. Şu an sevdiklerimin yanında olmayı o kadar çok istiyorum ki. Sadece bir kıvılcım çıkarıp ateş yakmak için canım çıkıyor. Bu arada mektubu yazmamın nedeni çok garip olay yaşamam. Dediğim gibi ateşi yakmak için bir çakmaktaşı ve demire ihtiyacım var böylelikle kıvılcım çıkarıp kömür yakabiliyorum. Önce kömür toplamak için taştan bir kazma yaptım sonra çakmak taşını graveller arasından bulacağımı umut ederek bir kürek yaptım taştan. Demiri de derinlerde bulabilirdim bunun içinde merdiven yaptım. Kömürü buldum yanında gravel de vardı bir kaç tane çakmaktaşı bulup demir aramaya koyuldum biraz derine indikten sonra karanlık bir mağara buldum. İçerisi çok karanlıktı korktum elimde ateş yakacak materyal yoktu. Mağaranın içinden bu dünyaya yeni geldiğimde duyduğum garip sesler yankı yaparak geliyordu. Korka korka ilerledim. Birde ne göreyim kafamın tam üstünde ham demir. Hemen kazmamı elime aldım ve başladım vurmaya vurdukça daha çok demir düşmeye başladı ama sesler yaklaşıyordu çabukcak oradan ayrılmalıydım. Arkamı döndüm ve filmlerde ki gibi bir </span></b><br />
<a name='more'></a><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> ZOMBİ ! gözleri yaralı zehirlenmiş gibi yeşil. Kazmayı aldım ve kafasına geçirdim yeşil kanı yüzüme fışkırdı kazmayla birlikte onu orada bırakıp kaçacaktım ki zombinin elinde tavuk tüyleri olduğunu gördüm belki işime yarar diye hemen merdiveni kullanarak çıktım evime geldim taştan yaptığım ocağa ham demirleri koyarak eritip işledim artık işe yarar haldeler. Size zombinin resmini çizebilirim. </span></b><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://i54.tinypic.com/29x7tk1.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="350" src="http://i54.tinypic.com/29x7tk1.jpg" width="210" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/09/gecmise-atlays-5-bolum.html">5. Bölüm(Kurt Köpekleri)</a><br />
<br />
<b><i><u><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Önceki Bölümler:</span></u></i></b><br />
<br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/1.html">1. Bölüm (Portal)</a><br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-2-bolum.html">2. Bölüm ( Dünya )</a><br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-3-bolum.html">3. Bölüm (Patlamanın etkisi)</a><br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-4-bolum.html">4. Bölüm (Yaratıklar)</a>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-51356798283165428522011-07-15T18:41:00.002+03:002011-09-21T23:00:10.980+03:00İnsanlığın Laneti (1. Bölüm)<i style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><u>1. Bölüm ( Kara Büyücüler )</u></i><br />
<br />
<b style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Yıllar önce henüz insan nüfusu 70 milyonu aşmamışken, insanlar şimdi ki gibi boş işlerle uğraşmak yerine vakitlerini tılsım becerilerini öğrenmek ve gökle yer yüzünü bir arada tutmaya çabalıyorlardı. Ancak bazı kara büyücüler bu tılsım becerilerini kötü başladılar bu burnu uzun yüzünde çok sayıda büyük ben bulunun ve ucu sivri siyah şapka takıp tırnaklarını abartılı şekilde uzatan Büyücülere </b><br />
<a name='more'></a><b style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">hem kara büyücü hemde cadı adı verildi. Bu büyücülerin tılsım becerilerini kullanması yasaklandı. Bu kurala önlem olarak dünyada sadece bir kaç kişinin tılsım<br />
becerilerinin kaynaklarını bilmesi kararlaştırıldı. Bu kişiler parşömenleri hayatları pahasına koruyacaklardı. Ancak bir gün bir deli bu parşömenleri yöntemi bilinmeyen bir şekilde çalmış ve bir mağaraya kendini onlarca yıl hapsederek bu parşömenleri ezberlemiş.</b><br />
<br />SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-25423624437546557122011-07-14T18:07:00.004+03:002011-09-07T04:12:21.910+03:00Geçmişe Atlayış (3. Bölüm)<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><i><u><b>3. Bölüm (Patlamanın etkisi)</b></u></i></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br />
Bu benim 3. mektubum şuan gerçekten nerede olduğumu bilmiyorum. Etrafımda mutlu mutlu öten bülbüller, bir kemik verirsem hayatlarını bana verecekmiş gibi bakan köpekler ve sadece kesilip yenmek için bekleyen domuzlar.. Sanki onlarda benim gibi çaresiz dolanıyorlar. Uzakta, önceden hatırladığım cismin yanına giderken tepesindeki karlı topraklarıyla sanki üstüme üstüme gelen dağlar sanki benim burada olmamı istemez gibi seyrediyorlar beni. Cismin yanına korkarak giderken güneş tam tepemdeydi neyse ki sanki ilkbahardaymışız gibi hava ne sıcak nede soğuktu. Yaklaşık 15 dakika boyuca bir tepeye tırmandıktan sonra o ulaşmaya çalıştığım şeye geldim geldiğimde gözlerime inanamadım! Çünkü ayaklarımın ucunda duran<br />
</span><br />
<a name='more'></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br />
şey seyahatlerimde yanımdan hiç eksik etmediğim fotoğraf makinemdi! Tüylerim diken diken oldu bir anda nasıl olabilir bu ? Sadece fotoğraf makinem ve ben mi vardık yoksa diğer eşyalarım da burada mıydı? Patlama yüzünden ne oldu ? Tüm bu soruların cevaplarını arayacağım. Ayrıca başımdan geçenleri de bu fotoğraf makinesi ile çekebilirim. Burası çok garip bir dünya umut ediyorum ki bu mektupları size ulaştırabilirim.</span><br />
<br />
<br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-4-bolum.html">4. Bölüm (Yaratıklar)</a><br />
<br />
<br />
<i><u><span class="Apple-style-span" style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Önceki Bölümler:<br />
<br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/1.html">1. Bölüm (Portal)</a><br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-2-bolum.html">2. Bölüm ( Dünya )</a></b></span></u></i><br />
<br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/">http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/</a>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-11733041880552780752011-07-14T02:42:00.001+03:002011-09-07T04:12:53.883+03:00Geçmişe Atlayış (2. Bölüm)<b><u style="font-style: italic;">2. Bölüm ( Dünya )</u><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Bu size ikinci mektubum elimde çok az kağıt kaldı. Hee, bu arada kağıt yapmak için şeker kamışlarını kullanıyorum. Göllerin kenarlarında yetişiyor. Buraya hala ayak uyduramadım geceleri çok karanlık oluyor. Ayrıca yeni fark ettimde burada hayvanlar var ama hiç insan yok. Geceleri çok karanlık olduğundan kendime ışık bulmam lazımdı. Etrafta biraz çalı çırpı bulup üstüne kayaların arasında buldum ve tahta bir kazmayla çıkardığım kömürleri koydum ve bir kayaya vurarak ateş yaptım ilgibçtir ki bu kömürler hiç bitmiyor.. Yağmur yağdığından çok zor oluyordu bu nedenlede kendime ufak bir barınak yaptım.Eski insanlar nasıl yaşıyorlarmış? </span></b><br />
<a name='more'></a><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> Burada yaşam çok zor. Ne yazacağımı düşünürken ilerde ki tepenin başında bir şey gördüm ona bakmalıyım tanıdık bir şeye benziyor. </span><br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-3-bolum.html">3. Bölüm</a></span><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: red;"><u><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">Önceki Bölümler;</span></u></span><br />
<a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/1.html" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">1. Bölüm (Portal)</a><br />
</b>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-35869261853430266182011-07-13T01:12:00.001+03:002012-05-31T16:39:10.811+03:00Minecraft Dersleri, Güncellemeleri ve Crackleri<div style="font-size: 13px; line-height: 18px; text-align: center;">
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Öncelikle eğer ki ortam arıyorsanız veya rehberlere ulaşmak istiyorsanız, Turkcraft.net'i öneririm. Videolu dersler isterseniz Youtube üzerinden bulabilirsiniz;</span></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br /></span></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ancak internet üzerinde Youtube gibi sitelerde karmakarışık halde verilmiş videolar içinden doğrularını seçtikten sonra toparlayıp izlemek bir hayli zor oluyor ki bunun cümlesini yazmak bile zor oldu. :) Bir video serisi bulursunuz bir bakarsınız ses kalitesi kötü, bir başkasına bakarsınız küçücük bir çocuk anlatıyor, bir diğerindeyse herkesin bildiği şeyleri tekrarlayıp durmuşlar.</span></b></span></div>
<div style="font-size: 13px; line-height: 18px; text-align: center;">
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><br />
</span></b></span></div>
<div style="font-size: 13px; line-height: 18px; text-align: center;">
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ben size Arrnek nickli kişinin sitesini ve videolarını önereceğim. Minecraft'ı sıfırdan öğrenmenin en iyi yolu bence bu arkadaşın videolarını seyretmektir. Ayrıca her yeni güncellemede ayrıntıları da ilk o anlatıyor. Lafı fazla uzatmadan sitenin linkini vereyim.</span></b></span></div>
<div style="font-size: 13px; line-height: 18px; text-align: center;">
<br />
<a name='more'></a><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: black; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b><a href="http://world-6.blogspot.com/">World 6 ~ Bir Minecraft Blogu</a></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: black; font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"><b>(Artık video çekmiyor.)<br />
<br />
Minecraft Crack Dosyaları;<br />
<a href="http://minecraftindir.blogspot.com/">Minecraft Full İndir [ 50MB-Tek Link ]</a></b></span></div>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-372361848519052856.post-51128740915084110852011-07-12T19:36:00.003+03:002011-07-14T18:30:30.381+03:00Geçmişe Atlayış.<div style="text-align: left;"><a href="http://www.blogger.com/goog_801403036"><br />
</a></div><div style="text-align: left;"><b><i><u>1. Bölüm (Portal)</u></i></b></div><div style="text-align: left;"><a href="http://www.blogger.com/goog_801403033"><br />
</a></div><br />
<div style="text-align: left;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;">Ben Sercan. Bu mesajı size yaklaşık "2 milyon" yıl önceden yazıyorum. Çocukken hep bir yerlere ışınlanmak istemiştim. Yurt dışında okuduğum Harvard Üniversite'sinde 4 yıl boyunca öğrenim gördüm. Halâ çocukluk hayalimi gerçekleştirmek istiyordum. Tarihler 10.12.2012'yi gösterdiğinde de bir deney yaptım. Deneyden edindiğim bilgiye göre Lav ve Suyun birleşmesi sonucu oluşan Obsiyan</span></b><b><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Courier New', Courier, monospace;"> taşları büyük ölçüde enerji içeriyor. Enerjiyi demir tozlarına yönelttiğimde demir tozlarının kaybolduğunu gördüm. Bunun bir ışınlanma olacağını düşünerek, her biri 144,5 KG ağırlığında obsiyan blokları döktüm. Bunları Mektubun altında çizdiğim gibi dizerek enerjiyi etkinleştirmek için bir ateş yaktım. Evimde bir patlama oldu.Kendimi <a name='more'></a> 1 aydır uyuyor gibi hissediyorum. Etrafta kimseler yok. Hiçbir bina,insan nede bir yaşam belirtisi etrafa bakılırsa dünyanın başlangıcındayım. Lütfen bana yardım edin. Bu mektubu belki yeniden portal yapıp size yollayabilirim umuduyla yazdım. Şuan günümüzde tarih 12.12.2012 olmalı.</span></b></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://i54.tinypic.com/2iifrxc.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://i54.tinypic.com/2iifrxc.png" /></a></div><a href="http://www.blogger.com/goog_801403030"><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
</a><br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="-webkit-text-decorations-in-effect: none; color: black;"><i style="clear: left; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><a href="http://minecrafthikayeleri.blogspot.com/2011/07/gecmis-atlays-2-bolum.html">2. Bölüm</a></i></span></div><a href="http://www.turkcraft.net/forum/images/smilies/obsidian.png" imageanchor="1"> </a>SirJoanhttp://www.blogger.com/profile/08623695625554076770noreply@blogger.com4